Yüzleşilmeyen Madımak ateşiyle yaşam yanmaya devam ediyor. 1993 yılı Temmuz’un 2’siydi. Türkiye halklarının yaşamı ateşle karanlığa mahkum oldu. Adalet sağlanamadığı için hala karanlıktayız. Ellerinde benzin bidonları ve kararmış yürekler. Saldırıların, örgütlü, sistemli ve planlı olduğu da tartışmasız ortada idi; Çorum, Maraş ve Gazi gibi.
Sivas'ta Pir Sultan şenliklerinde Türkiyeli 33 aydını dünyanın gözleri önünde acımasızca yakarak katlettiler. Böylece Türkiye'de yaşayan halklara büyük bir utanç bırakıldı. Tek ve egemen kılınmak istenen inanç adına...
Osmanlı'dan günümüze bu toprakların gerçek sahiplerine eşit ve bir arada yaşam iradelerine karşı sürgün, inkar ve katliamlarla cevap verildi. Türkiye'de katliamlar başlangıcı Sivas değildi elbette. Aleviler için Koçgiri isyanıyla başlayan tarih bugün de aynı izlekle devam ettiriliyor. Türkiye’de, cumhuriyetin kurulmasıyla tekçi zihniyet ve onun tüm mekanizmaları daha da güçlenmiştir. Türklük, Türkçe dili, İslam ve Hanefi inancı kabul ölçüsü olarak dayatılmıştır. Diğer halklar ve İnançlar bu dayatmaya maruz bırakılmış, kendi gerçekliği ile yaşamak direnci ise en büyük katliam gerekçesi yapılmıştır. Madımak ateşi daha sönmeden; dönemin başbakanı, “çok şükür otel dışında ki vatandaşlarımıza bir şey olmadı" diyerek Türkiye halklarının sırtına ağır bir yük bırakmıştır. Ne yazık ki diğer katliamlarda olduğu gibi suçlular cezasız kalmış ve zaman aşımına uğratılmıştır.
Sivas’ta yaşanan insanlık suçuydu. İnsanlık suçu, insanlık suçları zaman aşımına uğrayamaz. Türkiye'de ise zaman aşımına uğradı ve bu defa yeni dönemin başbakanı bu karar "Türkiye'ye hayırlı olsun" dedi ve Sivas’taki yangın daha da büyüdü.
Türkülerin sesi daha da yükseldi, sazın çığlığı büyüdü. Katliamı yapanların avukatları AKP iktidarının içinde yüksek mevkilere geldiler; kimisi bakan, kimisi vekil oldu. Aynı zihniyet hala devam etmekte. Ve sözlü tarihiyle bugüne kadar gelmiş olan Alevilere karşı ve diğer tüm halklara karşı asimilasyon politikası hala devam etmekte. İktidar dini inancı araç olarak kullanarak inancın ve etnik kimliğin ahlaki-toplumsal dokusundan sapmış tekçilik-ırkçılık ile suç oluşturan bir tarih yaratmıştır. Sivas'ta ise adalet 29. yılında 33 can için hala sağlanamadı. Faillerin ve destekçilerinin yargılanıp mahkum edilmesi insanlığın, özgürlük ve demokrasinin bir gereğidir. Yüzleşilsin ki bir daha olmasın! Yüzleşilsin ki geleceğimiz aydınlansın.
Sivas'ta katledilenleri saygıyla anıyor acılarını paylaşıyoruz. Ve adalet talebimizi, eşit yaşam talebimizi, toplumsal mutabakat içinde barışla yaşayacağımız bir ülke talebimizi yeniliyoruz.
Halklar ve İnançlar Meclisi