Bu yaşanan, Ciner Grubuna bağlı Park Holding’te yaşanan ilk iş katliamı değil. Aynı holdingin işlettiği Kahramanmaraş Afşin Çöllolar kömür sahasında 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde art arda meydana gelen toprak kayması nedeniyle yaşanan faciada toplam 11 maden işçisi yaşamını yitirmişti. Orada yitirdiğimiz canların bedenleri hala göçük altında…
Geçtiğimiz yaz 25 Temmuz’da aynı bölgede yine bir heyelan meydana gelmiş ve şans eseri can kaybı olmamıştı. Firma 2 ay kapalı kaldıktan sonra İşçi sağlığı ve güvenliği koşullarını sağladığı iddiasıyla yeniden üretime başlamıştı. Anlaşılan o ki ne firma kar hırsını bir miktar dizginleyip iş güvenliğini sağlamış, ne de kamu adına denetimden sorumlu AKP hükümeti sağlıklı bir denetim gerçekleştirmiştir.
Yeni heyelan riskleri nedeniyle arama kurtarma çalışmaları bile sürdürülemezken, patron temsilcileri göçüğün hemen ardından televizyonlarda boy göstererek, iş güvenliği konusunda hiçbir kusurlarının olmadığını açıklamaya başladılar. Herhangi bir denetim ve soruşturmanın gerçekleştirilemediği koşullarda tamamen kamuoyu algısını yönetmeye dönük açıklamalar gerçekleştirdiler. Tek dertleri, firmanın imajı zedelenmesin.
Patronların “şirketin imajı ve karı her şeydir, sizin canınız hiçbir şey” yaklaşımlarından bir diğerini daha birkaç gün önce yaşadığımız bir başka işçi cinayetinde yaşadık iliklerimize kadar. Seyrantepe TT Arena’nın yanı başında yükselmeye başlayan Skyland İstanbul projesinde çalışan Urfalı taşeron işçisi Veysel Karani Keleşoğlu’nun cesedi, kendisinden haber alınamayan 3 günden sonra tesadüfen Kâğıthane’dekimolozların arasında bulundu. Polisin ölüme dair yorumu, iş“kazası” olduğu yönünde. “İstanbul’un en prestijli projesi” diye reklamı yapılan gökdelenlerin prestiji sarsılmasın diye bir mezarı bile çok görmüşlerdi Veysel Karani’ye… Ölü bedenini molozlarla birlikte çöplüğe atmakta bir beis görmemişlerdi.
Siirt’teki katliamı haber yaparken yandaş medya da, toprak altındaki canlarımızın sayısını iş makinesi kayıplarıyla birlikte vermek densizliğinde adeta yarışa girdi. AKP borazanı Yeni Akit gazetesi, haberi: “Siirt'in Şirvan ilçesine bağlı Maden Köyü'nde bulunan bakır madeninde göçük meydana geldi. Göçüğün oluşan heyelan bakır madeni civarında oluşan heyelandan sonra gerçekleştiği iddia edildi. 8 kamyon ve 3 iş makinesinin göçük altında kaldığı öğrenildi. Göçük altında 14 işçinin olduğu iddia ediliyor” diye duyurdu. Haber dilinden anlaşıldığına göre, öncelikli haber iş makinelerinin durumu. Göçük altındaki işçi sayısı ise ek bilgi. Ne kadar benziyor yukarıdaki anlayışa değil mi?
Kimileri katliam niteliğindeki iş cinayetlerinde veriyoruz canlarımızı… Her yıl en az 1500-2000 arasında insanımızı kaybediyoruz patronların kar hırsına, hükümetin “fıtrat, kader” umursamazlığına, yargının cezasızlığına… Soma’da, Ermenek’te, İstanbul’da ya da Siirt’te olmak fark etmiyor... Kaderimizi patronların ellerine teslim edemeyiz. Bir an önce bütün işçiler emekçiler, ezilenler, yok sayılanlar olarak haklarımız, canlarımız, geleceğimiz için yan yana gelmeli kaderimizi kendi ellerimize almalıyız.
Halkların Demokratik Kongresi olarak kaybettiğimiz bütün canlarımıza rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyoruz. “Artık bu son olsun” diye üzerimize düşen bütün görevi yerine getirmek için elimizden geleni yapacağımıza söz veriyoruz. Tüm halklarımızı canımızı, işimizi, aşımızı korumak; geleceğimize, onurumuza sahip çıkmak için birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ YÜRÜTME KURULU