HDK Göç ve Mülteciler Meclisimiz ile HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonunun ortak açıklaması:
Depremin yaşandığı 10 ilde boyutlarını halen bilmediğimiz büyük bir felaket yaşanıyor. Bu gibi doğal afetler yaşandığında dil, din, ırk ayırmadan ezilen tüm halklar etkilenir, iktidarların önlem almadığı yerlerde herkes zarar görür. Bu tür felaketlerde devletin asli görevi; deprem olmadan önce zararları öngörmek ve önleyici tedbirler almak, felaket yaşandıktan sonra mekanizmaları hızlıca harekete geçirerek afet bölgesine zamanında ulaşıp oluşabilecek her türlü kaybı minimize etmek ve mekanizmaları doğru yönetmektir. Depremden etkilenen 10 ilin de bulunduğu bölgenin riskli bir bölge olduğu bilim insanları tarafından defalarca söylenmesine rağmen herhangi bir önlem alınmamış olması, binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu, on binlerce insan yaralandı, yüz binlerce insan evsiz kaldı. İlk günden beri devlet yaşama odaklı bir süreç işletmedi, halklar birbirinin yaralarını sarmak için seferber oldu.
Depremi yaşayan 10 il aynı zamanda göçmen ve mültecilerin yoğun yaşadığı iller arasında. Göçmen ve mülteciler bir yandan ağır yoksulluk koşullarında yaşarken, bir yandan da nefret politikalarından kaynaklanan ırkçılıkla mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Yıllardır AKP-MHP bloku mülteci sorununu doğru bir şekilde yönetmediği ve zaman zaman hem iç hem dış politikada araçsallaştırdığı için milyonlarca insan temel haklarına ulaşamamış, sömürülmüş ve şiddete uğramıştır. Bu vesileyle göçmenlerin tutulduğu Geri Gönderme Merkezleri’nin ve Geçici Barınma Merkezleri’nin durumlarının ve buralardaki ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığına dair bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini hatırlatmak isteriz.
Yoksulluğun, kaosun, depremin sonuçlarının sorumlusu mülteciler değildir. Tersine bu süreçlerin sonucunda insanlar mülteci olur. Devletlerin uyguladığı anti-demokratik ve insancıl olmayan politikalar küresel göçlere ve beraberinde birçok soruna yol açar. İktidarların açtığı sorunların sonuçlarını halklar ağır bedeller ödeyerek yaşar. Deprem sadece Türkiye’yi değil bilindiği gibi Suriye’yi de vurdu. Ancak savaş politikalarının sonucunda ağır bir yıkımla başbaşa kalan Suriye önce işgal sonra depremle yeniden sarsılırken, Suriye’ye uygulanan ambargo yardımların zamanında ulaşmamasına neden olmuştur. Türkiye’nin işgali altında olan yerlerde durumun kötü olduğu ve gerçek anlamda arama kurtarma çalışmalarının yapılmadığı belirtiliyor. Buradaki duruma dair uluslararası kamuoyunun daha çok sorumluluk alması ve yardımların hızlıca ulaştırılması gerekmektedir.
Depremin açtığı yaraları sarmak için devletin de enkaz altında kaldığı bu 10 ilde dayanışma ile insanları hayata döndürmek, enkazlardan sağ çıkanların ihtiyaçlarını karşılamak yine deprem bölgesi dışında bulunan halkların sorumluğuna kalmıştır. Bu sorumluluk duygusuyla ve hayatını kaybeden ve yaralanan herkesin sadece insan olduğu gerçeğiyle büyük bir dayanışmayı örgütlemeye çalışıyoruz. Bu süreçte ırkçılığı körükleyen kişi ve kurumlar bu yaklaşımlarına derhal son vermelidir. Ağır bir insanlık dramını yaşadığımız bir dönemde, bir yandan da göçmen ve mültecilere karşı örgütlenmeye çalışılan nefret atmosferine karşı da mücadele ediyoruz. Bu tür çabaların linçlere zemin yaratabileceğinin farkındalığıyla, herkesin gerekli sorumluluğu alması yönünde çağrı yapıyoruz.
HDK Göç ve Mülteciler Meclisi
HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu
10 Şubat 2023