8. DÖNEM 3. GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
(21-22 Nisan 2018)
Halkların Demokratik Kongresi 8. Dönem 3. Genel Meclis toplantısını İstanbul'da gerçekleştirdi. Genel Meclisimiz siyasal ve toplumsal gelişmeleri değerlendirdi, önümüzdeki döneme yönelik planlamalar yaptı. Genel Meclisimiz güncel gelişmeleri değerlendirerek aşağıdaki sonuçlara ulaştı.
Süreğenleşen kapitalist krizin bugünkü dünya tarihsel durum bakımından açığa çıkardığı küresel ara rejim, dünyanın değişik coğrafyalarında vekalet savaşları olarak kendini gösteriyor. Ancak kızışan rekabet kendini bir yandan ticaret savaşları olarak gösterirken, tıpkı ABD, İngiltere, Fransa koalisyonunun kimyasal saldırı bahanesiyle giriştiği Suriye saldırısında gördüğümüz gibi küresel ve bölgesel emperyal kuvvetlerin doğrudan savaşa katılmaktan kendini alıkoyamadığı bir sonucu da ortaya çıkarıyor.
Türkiye Afrin’de sıkışmış durumda. İki kamp arasında sıkışan Türkiye şimdi Afrin’in demografik yapısını değiştirme çabasında. Suriye’nin çeşitli bölgelerinden toplanan çeteler, aileleriyle birlikte Afrin’e yerleştiriliyor. Buna karşın, kendi yurduna dönmek isteyen Afrinlilerin ise kente girişi engelleniyor.
Küresel hegemonya krizinin kendisi için sağladığı salınım ve manevra olanaklarını sonuna kadar kullanan AKP-Erdoğan rejimi attığı her adımla kapanan makasın kendisini zorunlu kıldığı sıkışmalarla yüzleşiyor.
Uluslararası alanda yaşanan bu gelişme ve zorlukların yanısıra ülke içinde açığa çıkan iktisadi, siyasal ve toplumsal krizi de yönetmekte zorlanan AKP-Erdoğan rejimi, kurmayı umduğu yeni rejimin kurumsallaşması için atması gereken adımları avantajlı bir konumda karşılamak, mevcut krizi ötelemek ve zaman kazanmanın bir aracı olarak baskın seçim yolunu seçmiş durumda.
Seçimlerin apar topar yapılması AKP-MHP ittifakının bitişinin bir ifadesidir. Baskın seçim kararı bu ittifakın daha fazla yönetemeyeceğinin bir göstergesidir.
Batı illeri OHAL koşulları altında iken, Kürt illeri fiilen sıkıyönetim koşulları altında yaşamaktadır. Bu koşullarda yapılacak seçimin eşitsiz olacağı açıktır; bu baskı koşularında normal bir seçim çalışması yapılamayacağı ortadadır.
Olağanüstü hal koşullarında, seçim adalet ve güvenliğinden yoksun olarak başlayan bu süreç, Halkların Demokratik Kongresi açısından tek adam rejiminin, kurumsallaşma yönünde önemli adımlar atan faşizmin geriletilmesi için bir kaldıraç, ortak mücadelenin inşası bakımından bir imkan haline getirilmelidir.
Dolayısıyla, HDK bu seçimde aktif biçimde yer alırken, seçim çalışmalarını sadece 24 Haziran’la sınırlı ele almayacak, aynı zamanda 25 Haziran’a dair olası gelişmeleri de dikkate alan bir yaklaşımla çalışma yürütecektir.
HDK, seçim güvenliğinin, halk iradesinin sandığa ve sonuca olduğu gibi yansımasını sağlayacak bir ortak organizasyonun önemine dikkat çekmektedir. Oylarımızın çalınmayacağı önlemlerin alınmasının, demokrasi güçleriyle ortak çalışma mekanizmalarının kurulmasının gerekli olduğunun altını çizmektedir.
HDK, 25 Haziran’da kazanılacağına inandığımız iktidarı bırakmayacak bir örgütlenme ve mücadele içinde olacaktır. Bu mücadelenin yerelden başlayarak kurulacak mücadele birliktelikleri ile olacağına inanmaktadır.
Emeğin birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, bu koşullar altında yalnız emeğin hak ve özlemleri bakımından değil, tüm muhalif kuvvetler bakımından faşizmi bu konjonktürde geriletmek için başlatılacak mücadelenin işaret fişeği olacaktır.
HDK’ 1 Mayıs’a içine girilen seçim döneminin önemini de dikkate alan bir perspektifle hazırlanmaktadır. 1 Mayıs 2018, 8 Martta başlayıp, Newroz’dan yükselen mücadelenin bir ara durağı, seçimle taçlanacak bir mücadelenin startı olarak ele alınmalıdır.
Bu nedenle, 2018 1 Mayıs’ı diğer dönemlerden daha özel bir anlam taşımaktadır ve demokrasi güçlerinin ilk güçlü çıkışı olacaktır. 1 Mayıs, faşizme karşı direnen tüm güçlerin ortak başkaldırı günü olacaktır.