7. DÖNEM İKİNCİ GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRİSİ

07.02.2017

HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ (HDK)

7. DÖNEM İKİNCİ GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRİSİ

(5 Şubat 2017-İstanbul)

 

Halkların Demokratik Kongresi Genel Meclisi, 7. Olağan Genel Kurulu’ndan sonraki ikinci toplantısını 5 Şubat 2017 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdi.

 

Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılında, ilk Genel Meclis toplantımızı gerçekleştirdiğimiz bugünlerde dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde barış, özgürlük, eşitlik, demokrasi ve devrim mücadelesi bütün baskı ve engellemelere karşın sürüyor. Direniş ruhu, halkların mücadele azmini yükseltiyor.

 

Genel Meclisimiz, güncel siyasal durum değerlendirmesi yaparak, anayasa değişiklikleri ve yaklaşan referendum sürecini ayrıntılı olarak ele almış, yeni dönemin örgütsel ve siyasal görevlerini gözden geçirmiş ve yapılan tartışmalarda aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır:

 

1-  Türkiye, tarihinin en kritik ve zorlu dönemeçlerinin birinden geçiyor. Saray darbesi sonrasında OHAL ve KHK'lerle iyice kurumsallaşan AKP faşizmi, şimdi başkanlık rejimi adı altında yapılan anayasa değişiklikleri ile ülkeyi tek adam diktatörlüğüne götürmek istiyor. Referanduma sunulan değişikliklerle halklarımız belirsiz bir geleceğe, kopkoyu bir karanlığa  sürükleniyor. Erdoğan şahsında somutlanan yerli ve milli Führer rejimine onay vermeleri talep ediliyor. Geçici olduğu iddia edilen OHAL rejimi uygulamalarını süreklileştirmeyi, kalıcı hale getirmeyi ve yasalaştırmayı hedefleniyor. Erdoğan diktatörlüğü böylece tüm siyasal rakiplerini ve toplumsal muhalefeti tasfiye ederek çeteleşmiş bir avuç çıkar grubu ve sermaye için dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyor.

 

2-  Kapitalizmin kriz dinamiği yeniden harekete geçmiş durumda. Kapitalizm, bütün önlemlerine karşın, dünya ölçeğinde son krizini aşamıyor. Çünkü, krizler kapitalizme içkindir.

 

Bu kriz ülkemize de çeşitli biçimlerde yansıyor ve önümüzdeki günlerde daha da şiddetlenerek yansıması mümkün görünüyor. Devlet, patronlara ardı ardına teşvikler veriyor, krizin yükünü emekçilere yıkma hazırlıkları yapıyor.

 

İşsizlik şimdiden artmaya başladı. Devalüasyon son 6 ay içinde yüzde 30’ları aşmış durumda. Emekçiler her geçen gün daha fazla yoksullaşıyor. Kriz sadece iktisadi alanda yaşanmıyor. İktisadi krizi de tetikleyen siyasal ve toplumsal bir krizle karşı karşıyayız. Bugün yaşanan kriz, AKP/Saray iktidarının politik tercihlerinin bir sonucudur. Dolayısıyla, iktisadi kriz sadece ekonomik önlemlerle giderilemez. Sorun politiktir, çözüm de özgürlük, demokrasi ve barış yanlısı politikalardadır.

 

3-      Emekçilere ve halklara karşı darbeye dönüşen baskı ve şiddet ortamı sürmektedir. Süreklileştirilmiş OHAL rejimi ile, KHK sopasıyla AKP/Saray iktidarı Türkiye'yi açık hapishane haline getirmiştir. HDP eş başkanlarını, milletin iradesi ile seçilmiş milletvekillerini, seçilmiş belediye eş başkanlarını ve HDP’nin il ve ilçe yöneticilerini, parti çalışmalarını yürütenleri tutuklamakla, gözaltına almakla demokrasi ve özgürlükler teslim alınamaz.

 

15 Temmuz sonrası, on binlerce kamu emekçisi işten atılmış, yine on binlercesi açığa alınmış durumda. 12 Eylül’de bile görülmeyen seyahat hakkının engellenmesi, kişisel mülklere el konulması gibi uygulamalara tanıklık ediyoruz. Torba yasalarla doğal kaynakların, ekolojik talanın yolu açılmış durumda.

 

Gazetecileri, yazarları, aydınları, akademisyenleri tutuklayarak, gazeteleri ve yayın organlarını kapatarak, internet yasakları getirerek gerçekler sonsuza kadar örtülemez, yalanlar gizlenemez. ‘Yalan ne kadar büyük olursa inanan o kadar çok olur’ şeklindeki Göbels yöntemleri tutmamıştır, tutmayacaktır. Faşizan bütün yasak, baskı ve saldırılara karşın özgürlük ruhu ayaktadır, direniş güçleri teslim alınamamıştır.

 

4-      Uzun süredir yoksulların, emekçilerin ve ezilenlerin ihtiyaçlarına cevap veremeyen neo-liberal hükümetlerin yönettiği, iktisadi krizin cenderesindeki hem ABD ve AB ülkelerinde hem de Dünya’nın farklı coğrafyalarında sağ popülizm, ırkçılık, milliyetçilik ve faşizan ideolojiler yükseliş trendine geçmiştir. Trump’ın iktidara gelmesi ile birlikte bu trendin yeni bir ivmelenme kazanacağı açıktır.

 

5-      Ortadoğu'da, Halep’te Esad rejiminin duruma hakim olması ile birlikte yeni bir sürece girilmiştir. Yeni Osmanlı olma sevdasında Ortadoğu’ya müdahale eden Türkiye, Suriye'de ve Irak’ta yenilmiştir. El Bab'da çamura saplanmıştır. Türkiye'nin İŞİD ve benzeri tüm cihatçıların hamisi olduğu uluslararası çevrelerde artık gözle görülür hale gelmiştir. Suriye'de Rusya inisiyatif alma hamlesi içinde. Astana toplantıları bunun ifadesi olarak görülebilir. Ortadoğu'da çatışma ve savaş süreci devam ediyor. Rojava gerçekliği görülmeden, Kürt halkının statüsü tanınmadan, Suriye'de gerçekçi bir çözümün yaşama geçirilemeyeceği aşikârdır. Astana ve Cenevre toplantıları bu nedenle başarılı olamamıştır. Suriye'de çözüm; halkların birlikte ve barış içinde yaşadığı Demokratik Rojava modelinden geçmektedir.

 

6-  Genel Meclisimiz, referandum sürecini çeşitli yönleriyle ve ayrıntılı olarak değerlendirmiştir.  Referandum süreci sonuçlarından bağımsız olarak Türkiye'de kartların yeniden karılacağı, dengelerin yeniden kurulacağı, safların yeniden şekilleneceği bir dönemin de başlangıcı olacaktır.

 

Öncelikle belirtmek isteriz ki, OHAL koşullarında, bütün özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı bir dönemde Anayasa değişikliği yapılması meşru değildir. Referandum oylaması nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, toplumsal meşruiyeti olmayan bir Anayasa değişikliği tartışmasının kabul edilmesi söz konusu olamaz.

 

Anayasa teklifi, yeni bir rejim inşasının dayatılması, bu duruma hukuksal zemin yaratma girişimidir. Halklarımızın geleceğini doğrudan etkileyecek bu süreçte HAYIR'ın kazanması tek adam diktasında sonun başlangıcı olacaktır.

 

HDK, referandum sürecinde çalışmalarını en üst düzeyde gerçekleştirecek, “Demokrasi, Özgürlük, Adalet, Barış ve Yeni Bir Yaşam için HAYIR” diyecektir. Bizim HAYIR'ımız demokrasi, özgürlük, barış ve yeni yaşam şiarı üzerinde yükselen bir HAYIR’dır.

 

HDK, her yerde halka gidecek; her kapıyı çalma, mahallelerde halkın katıldığı HAYIR Meclislerini kurma, toplantılar, forumlar, paneller düzenleme gibi ortaklıkları ve biraradalıkları çoğaltan, zenginleştirilmiş çalışmalar yapacaktır. Bu doğrultuda, her düzeyde ortak HAYIR çalışmalarına da aktif biçimde katılacaktır.

 

HAYIR diyenlerin safları nesnel olarak geniştir. Herkesin HAYIR gerekçeleri farklıdır. Genel Meclisimiz, bu farklılıkları değerli gören, dikkate alan bir çalışma sürdürmeyi kararlaştırmıştır.

 

Yaşamın her alanında, illerde, ilçelerde, mahallelerde, üretim alanlarında HAYIR Platformlarının örgütlenmesinin direnişi büyüteceğine inanıyoruz.

 

Halkların Demokratik Kongresi; Türkiye’yi alacakaranlığa hapsetmek isteyen faşizan saray rejimine ve tek adam diktatörlüğüne karşı ezilenleri, kadınları, emekçileri, halklarımızı birlikte, yan yana, omuz omuza mücadele etmeye; barış, adalet, demokrasi ve özgürlük için safları sıklaştırmaya çağırmaktadır. Unutulmamalıdır ki alacakaranlık; gecenin sabaha en yakın olduğu zamandır.

 

Yaşadığımız bu karanlıktan çıkmak mümkündür. Türkiye’nin emekçileri, ezilenleri, halklarımız üstlerine örtülmeye çalışılan bu karanlığı yırtacaktır.

 

Ezilenlerin geleneği, özgürlüğün kesintisiz bir mücadele olduğunu, yılmadan mücadele edenlerin geleceği kazandığını her daim göstermiştir.  Zulme, zorbalığa, her ne ad altında olursa olsun tek adam rejimlerine, dikta heveslerine karşın halklarımız kazanacak! Biz kazanacağız!

 

EVET KAYBETTİRECEK, HAYIR KAZANDIRACAK!