Halkların devrimini sahiplenmek ve savunmak için ayağa kalkışın sembolü 6-8 Ekim Serhildanı’nın üzerinden 6 yıl geçti. Halkların çıkarı için, halk ile birlikte ve halk tarafından gerçekleştirilen Büyük Rojava Devrimi’ni IŞİD çetelerine karşı savunmak üzere gelişen halkların mücadele birliği 6 yıl önce ‘Kobanê düştü düşecek’ diye pusuda bekleyenlerin hevesini kursağında bıraktı. Gençlik ve kadın başta olmak üzere demokrasi ve özgürlük güçlerinin ortaya koyduğu mücadele birliği, 6 yıl önce Kobanê’nin çetelerin kuşatmasından kurtulmasında oynadığı rol kadar, bugün de faşizme karşı mücadele için ilham vermeye devam ediyor.
Halkların -tarihin her evresinde kendini muhafaza eden- özgürlük tutkusuna dayananlarla, aynı halktan gasp ettikleriyle kendini tanrı sananların savaşımıydı Kobanê’de yaşanan. Birbirine iktidar ve sömürü paylaşımında üstünlük sağlamak için karşıt duran devletçi güçler, halkların özgürlük tutkusunun dizginlenmesi ve örgütlenerek iradeleşmesinin önünün alınmasında mutabıklardı. Mümkün olduğu kadar tecrit edilmiş bir savaş gerçekliğiyle, küresel sömürgeciler ile statükocu despotizmin teşhir olmasına neden olacak 3. Yol’u, yani halkların devrimci yolunu, daha başında kesmeyi amaçladılar. Araç olarak kullanılan tahrip gücü yüksek silahların, bombaların, çirkinliğin her halini yansıtan çetelerin ve her türlü dayanışmayı engellemek için uygulanan ambargoların, belirledikleri amaca ulaştıracağını hesap ediyorlardı.
Tam da Kobanê savunmasının bu en kritik aşamasında tarihi rolünü oynadı 6-8 Ekim Serhildanı. Kürdistan ve Türkiye kentlerinde başlayan Kobane’ye sahip çıkma eylemleri, bir anda tüm dünyayı kapsayan görkemli bir enternasyonalist dayanışmaya dönüştü. 6-8 Ekim tüm yolların tıkatıldığı, nefes alacak tek bir soluk borusu dahi bırakılmadığı bir aşamada umudu harlayıp zafere götüren yolu açtı. Kobanê tecrit olmadı; ama çıkarlarını insanlığın yok edilmesi pahasına her şeyin önüne koyan kapitalist sistem güçleri bu serhildanla teşhir edildi. Tüm kurum ve yapılarıyla birlikte kapitalist sistemin, etkisini büyük oranda kaybettiği, Ortadoğu coğrafyası başta olmak üzere dünyayı yeniden organize etmeye dönük geniş ölçekli projelerinin iflasa mahkum olduğu, çetecilere dayanarak yürütülen vekalet savaşlarına muhtaç bir durumda olduğu; yine dayanışma ve mücadele birliği sağlandığı takdirde kadının, gencin, emekçinin, ezilen herkesin sistemi olacak yeni yaşamın örülebileceği ve savunulabileceği gösterildi. Kapitalizmin çıkar hiyerarşisi içerisinde işbirlikçilik konumundan öteye gidemeyen milliyetçi, dinci, mezhepçi, cinsiyetçi her türden anlayış ve pratiğin aynı zamanda Kürtlerin katledilmesi, Ezidî kadın ve çocuklarının esirleştirilmesi, IŞİD sistemine tabii olmayı kabul etmeyenlerin canice katledilmesi suçlarına da işbirlikçilik ettiğini, suç ortağı olduğunu ortaya koydu. Kapitalist sistemi tüm ideolojik unsurlarıyla reddeden mücadele anlayışıyla 6-8 Ekim Serhildanı, dünyanın her yerinden enternasyonalist direnişçilerin Kobane’ye akmasına, dünyanın da Kobanêleşmesine yol açtı.
Bu görkemli direnişin 7. yılına girdiğimiz bir dönemde, 6-8 Ekim Serhildan’ından alınacak çok güçlü bir ilhamımızın olduğunu belirtiyoruz. AKP iktidarı kendi ‘stratejik derinliği’nde 6 sene önce debelenmeye başladı. Bugün ise, o dönemden itibaren yanına aldığı MHP ırkçı-şovenizmiyle çaresizce çırpınmaya devam ediyor. 6 sene önce matah olan ‘stratejik derinlik’, toplum ve doğa karşıtı güçler için tam olarak dipsiz bir bataklığa dönüştü. Bu, özgürlük ve demokrasi güçlerinin sağladığı birleşik mücadele ve dayanışma ruhuyla gerçekleşti. Bugün ‘saray rejimi’, komşu ülkeden kendi sınırlarına füze atma provokasyonlarıyla değil, bizzat İdlib ‘de, Libya’da, Ege’de, Doğu Akdeniz’de ve en son olarak da Kafkaslar ‘da yol açtığı savaşlara kendi vatandaşlarını göndermekle uğraşacak noktada bulunuyor. 6 yıllık savaşın bilançosu sansürlenmeye çalışılsa da, yokluktan intihara sürüklenen yurttaşlar bu sansürü en acı bir şekilde paramparça ediyor.
İflas ekonomisi, pandemi gerçekliği karşısında çöken sağlık sistemi, toplumsal uçurumu derinleştiren, çocukları ve gençleri kendine bağımlı halde tutup koskoca bir hiç ‘ten başka bir şey vermeyen eğitim sistemi, işkence ve tecavüz pratikleri ödüllendirilen polise, uzman çavuşa emanet ‘güvenlik’ politikaları... Tüm bu çöküş tablosuna karşı yalana, riyaya dayalı bir idare politikası...
Bu tablonun kader ortağı değiliz. 6 sene önce kapitalist sistemin, IŞİD çeteleri ile halkların özgürlük iradesini hedeflemesiyle gelişen koşullar ve mücadele gerekçeleri, bugün AKP-MHP bloğuna karşı duruş söz konusu olduğunda da geçerliliğini korumaktadır. Örgütlenen, mücadele bilincini kendiyle sınırlı tutmayan, başkaları zincirlere vuruluyken özgür olamayacağının farkında olan irade Rojava Kürdistan’ı ve kuzey Suriye’yi çetecilerden temizledi. İktidar koltuklarında geçirdikleri her an insanlığa saygısızlık olan kişiliklerin, dünyanın kaderini belirliyor olmaktan çıkarılmaları da Kobanê ve 6-8 Ekim Serhildanı’nda kendini dışa vuran mücadele ruhuyla sağlanacaktır.
En son 25 Eylül sabahı gerçekleştirilen ve 6 yıl önceki 6-8 Ekim Serhildanı gerekçe gösterilen siyasi-kırım operasyonları da göstermektedir ki, saray rejimi derinleştirdiği kriz ortamında toplumsal özgürlük potansiyeli karşısında derin bir korku yaşamaktadır. Tarihin dersleri doğru anlaşılır, güncelle bağı doğru kurulursa, tüm bu operasyonların, girilen bataklıkta umutsuzca ve korkuyla gelişen çırpınışlardan etrafa savrulan çamur lekeleri olduğu görülecektir.
HDK olarak, 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen bu büyük direnişin anısına doğru temelde sahip çıkacak, bu direnişte şehit düşen yoldaşlarımızın, canlarımızın ideallerini yeni yaşamı örgütleyerek gerçekleştireceğiz.
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ
YÜRÜTME KURULU