21 Mayıs Ortak Acımız!

21.05.2020

Çarlık Rusyası’nın “ya itaat ya ölüm” hedefiyle on yıllarca sürdürdüğü savaş, 21 Mayıs 1864’te Kafkasya’nın kadim halkı Çerkeslerin anavatanları Çerkesya’dan sökülüp atılmasıyla son buldu.  İnsanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan bu sürgün ve soykırımın üzerinden 156 yıl geçti.

Çarlık Rusyası dünya imparatorluğu olma yolunda Hindistan ve İstanbul’a yakın olmak için gerekeni yapıyordu. Kolonyalist İngiltere, Hindistan’daki işgalini sürdürebilmek; diğer güç Osmanlı İmparatorluğu da Kafkasya ve Balkan sınırlarının güvenliği için Çerkesleri bariyer olarak görüyordu. Sahte işbirliği vaatleri ve İngiltere için Marx’ın söylediği gibi ikiyüzlü politikalarıyla soykırıma dönüşen savaşta hepsi izleyiciydi.

İnsanlık olan bitene sessiz kalmasaydı dünyanın geri kalanındaki kırımlara kalkışmak bu kadar kolay olmayacak ve yaklaşık 2 milyon Çerkes kadim topraklarından dünyanın çeşitli noktalarına kum taneleri gibi dağılmayacaktı. Halkın iç dinamikleriyle gelişimi engellenmeyecek; özgürce yaşama, kültürünü geleceğe taşıma ve insanlığın ortak kültürüne katkıda bulunma hakkı elinden alınmayacaktı.

Fakat Çerkesler, sürgün edildikleri topraklarda yeniden hayata tutunmuş, yaşadıkları her yerde kimliklerini koruyup geliştirebilmek, kültürlerini ve dillerini yeniden üretebilmek için demokrasi mücadelesi saflarında yerlerini kararlılıkla almışlardır.

15-19 Temmuz 1997 yılında Dünya Çerkes Birliği’nin başvurusu üzerine Birleşmiş Milletler’de Temsil Edilmeyen Halklar ve Uluslar Örgütü’nün (UNPO) aldığı karar tarihsel önemdedir. Kararda;

* Çerkes ulusuna soykırım yapıldığının kabulü,

* Çerkeslere sürgün ulus statüsü verilmesi,

* Çerkeslere hem Rusya Federasyonu ve hem de yaşadıkları ülke vatandaşlığı, yani çifte vatandaşlık hakkı verilmesi,

* Çerkes halkına tarihsel vatanlarına dönebilme garantisi verilmesi

çağrısı yapılmaktadır.

Öncelikle Türkiye ve Rusya Federasyonu devletlerinin, devletlerden önemlisi kamuoylarının bu gerçekliğe saygı göstermesi önemlidir.

Yahudi soykırımı “Holocaust”, Ermeni soykırımı “Meds Yeghern”, Süryani soykırımı “Seyfo”, Dersim soykırımı “Tertele” kelimeleri ile anılagelmektedir. Çerkesler 1864’te uğradıkları soykırımı, yok olan Ubıh dilinde bir kelimeyle “Tsitsekun” ile anmaktadırlar.

Günümüzde de Ortadoğu coğrafyasında ve dünyanın çeşitli yerlerinde süren savaşlar ve kıyımlar, kadim topraklarından sürülen Çerkeslerle birlikte Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ezidi, Hıristiyan ve diğer farklı halklar ve inanç gruplarına sürgün ve soykırımları tekrar tekrar yaşatmaktadır.

156. yılında Çerkes soykırımının acısını bir kez daha paylaşıyor; Çerkeslerin nezdinde soykırım ve sürgüne uğrayan tüm halkları anıyor; anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesinde omuz omuza olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.

HDK (Halkların Demokratik Kongresi)

Halklar ve İnançlar Meclisi