11.Dönem 3.Genel Meclis Toplantısı Sonuç Bildirgesi

15.11.2021

 

Halkların Demokratik Kongresi 11. Dönem 3.  Genel Meclisi 13-14 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'da, geniş bir katılımla toplandı.

Genel Meclis toplantısına Paris İklim Anlaşması, iklim krizi ve COP26 Koalisyonuna ilişkin HDK Ekoloji Meclisi tarafından yapılan bir sunum ve gündemle başladı.

Kapitalist, emperyalist ülke ve şirketlerin, uluslararası kurumların güya krizin yığınlar üzerindeki yıkıcı etkilerini hafifletmek üzere bir araya geldiği Glasgow Zirvesi tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Halklar, kadınlar, LGBTİ+'lar, işçi-emekçiler lehine bir tedbir ve plan ortaya çıkmadığı gibi ekolojik krizi derinleştirmeye yönelik örtük ve açıktan pazarlıklar yapılmıştır.

Türkiye'de de, yaşanan çoklu krizin ekonomik boyutunun yarattığı kitlesel yoksulluk ve açlığın hızla derinleştiği ve iktidarın bu konuda geçici bile olsa hiçbir çözüm üretemediği, zaten bu yönde herhangi bir isteğe sahip olmadığı açık bir gerçektir.

Erdoğan ve çevresi iktidarlarını sürdürebilmek için, bir işgal gerçekleştirerek, bir askeri başarı kazanarak seçime gitme; bunun için Suriye topraklarındaki işgal alanlarını genişletme; Suriye Demokrasi Güçlerine bedel ödetme gibi niyetlerini gerçekleştirmesinin önündeki engelleri görüyor.  Uluslararası ilişkilerde aksi yöndeki bütün işaretlere rağmen bir askeri operasyon teşebbüsünün ise, daha önce İdlib'de yaşanan benzer ağır bedelleri olabilir. Rejim bir yandan temkinli bir yaklaşımla yığınaklanmaya devam ederken; diğer yandan   bölgede insan kaçırma, suikast ve saldırılarını sürdürüyor. Yakın zamanda bu saldırıların en az birinde kimyasal silah kullanıldığı yolunda ciddi iddialar var.

Benzeri hukuksuzlukların, gayrı meşru uygulamaların bir türü de Türkiye'de, cezaevlerinde yaşanıyor. Hasta tutsakların revir ve hastane sevklerinin engellenmesi; şiddet, infaz indirimlerinin yok sayılması, cezasını yatmış tutsakların tahliyesinin geciktirilmesi, kadın mahpuslara çıplak arama ve benzeri uygulamalar rejimin sıradan uygulamalarını oluşturuyor.

Ülke içindeki baskıyı arttırma ve muhalefeti bütünüyle sindirerek seçim sonuçlarını garanti altına alma niyetleri ise, uzun süredir devlet içindeki blokların tamamının desteğini almaktan uzaktır. Ekonomik süreçlerin bütünüyle kontrolden çıkması ve devlet içinde bloklar arasında  kopuş ve çekişmelerin yoğunlaşması nedeniyle  iktidar etrafında  çözülmeler hız kazanmaktadır. Dolayısıyla seçimlerin zamanında veya zamanına yakın bir tarihte yapılacağı giderek daha açıkça görünür hale gelmiş bulunmaktadır.

Seçimlere yönelik olarak iktidar blokunun Cumhur İttifakının karşısında, CHP-İYİ Parti'nin omurgasını oluşturduğu SP, Deva ve Gelecek Partisi'nin de katılmasıyla genişleyecek Millet İttifakı yer alıyor. Ancak bu iki blok arasında, kirli savaş, dış politika, ekonomi, üretim-paylaşım, hak ve özgürlükler gibi temel alanlarda önemli bir farklılık görünmüyor.

Bu durumda, "3. yol" olarak da tarif ettiğimiz, demokrasi ittifakının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi önem kazanıyor. Bu ittifakın yerelde, toplumsal mücadele zeminlerinde inşası seçimi aşan, kalıcı bir birliktelik yaratılması bakımından hayati önemdedir.

Savaş tezkeresinin TBMM'deki oylamasında CHP'nin ve kimi muhalefet partisi milletvekillerinin "hayır" oyu kullanması, 3. yolun üzerinde şekilleneceği, toplumsal muhalefet zemininin etkileme kapasitesine işaret etmektedir. 

Ülke kaynaklarının sonsuz bir açgözlülükle yağmalandığı AKP iktidarı yıllarında gerçekleşen kayıpların radikal önlemlerle giderilmesi, bu amaçla halktan çalınanların geri alınması; savaş suçlarının hızla yargı önüne çıkarılması, insan hakları ihlallerinin soruşturulması ve suçluların cezalandırılması gibi konularda sonuç alınması halkın örgütlülük düzeyi ile doğrudan ilgilidir.

Benzer şekilde, artan kadın cinayetleri ve LGBTİ+'lara yönelik nefret saldırıları, mülteci ve göçmenlerin gerek Erdoğan iktidarı gerekse diğer iktidarlar tarafından pazarlık aracı olarak kullanılması, yoksulluğun ve eşitsizliğin dayanılamayacak boyutlara gelmesi Millet İttifakının olası bir iktidarı tarafından çözülecek sorunlar olarak görülemez.

Dolayısıyla HDK'nin tarif edici misyonunu gerçekleştirmek, halkın yerel iktidar odaklarına doğru gelişecek yerel toplumsal örgütlenmeler ağı inşa etmek amacıyla çabalarımızı yoğunlaştırmak, inisiyatif geliştirmek, planlı, perspektifli çalışmalar yapmak tarihi sorumluluğumuzdur.

Bu sorumluluğumuzu yerine getirmek üzere gerçekleştireceğimiz her başarı, Paris Komünü ​i​le başlayan ve yakın zamanda 104. yıldönümünü yaşadığımız Büyük Ekim Devrimi ile, insanlığın kapitalizmi aşma yönünde açtığı ve Rojova Devrimi ile yeniden görünürlük kazanan ufka bizi yaklaştıracaktır.

20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Trans Bireyleri Anma Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü yaklaşırken ülkelerindeki diktatörlük rejimine karşı mücadele ederken katledilen Mirabel kız kardeşlerimizi, kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadınları ve trans+'ları HDK Kadın Meclisi ve HDK LGBTİ+ Meclisi olarak sevgi ve minnetle anıyoruz. Erkek şiddetine karşı kadınların temel kazanımlarından biri olan "Kadının beyanı esastır, erkek aksini ispatlamakla yükümlüdür" ilkemize sahip çıktığımızı tekrarlıyor ve İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

15 Kasım 1937'de "Dersim İsyanı" gerekçe gösterilerek 6 yoldaşıyla beraber idam edilen Seyit Rıza ve yoldaşlarını saygıyla anıyoruz. Değerli mücadelesini selamlıyor, Dersim Katliamı'nın yaralarının sarılmasının ancak geçmişle adil bir şekilde hesaplaşma yoluyla yapılacağına inanıyoruz.

Halkların Demokratik Kongresi 


Genel Meclisi