24 Nisan 1915...
Osmanlı Hükümeti’nin 220 Ermeni yazar, gazeteci ve aydın için tutuklama kararı çıkarması ile başlayan süreç, bir halkın; Ermeni halkının bu coğrafyada maddi, manevi ve fiziki varlığını ortadan kaldırılıncaya kadar devam etmiştir. Bu toprakların en kadim halkı, ulus-devletin oluşumu ve bekası uğruna soykırıma tabii tutulmuş ve milyonlarca Ermeni’den bir avuç insan bırakılmıştır.
Tek tip bir toplum ve ulus-devlet yaratmak isteyen İttihat ve Terakki önderleri, Birinci Dünya Savaşı'nın olanaklarını kullanarak, Ermenileri kafileler halinde Suriye çöllerine sürgüne gönderdiler. Sürgüne gönderilenler zorlu koşullar nedeniyle öldü veya öldürüldü. Devletin kolluk güçleri ile beraber, cezaevlerinden bu sebeple salıverilen katillerin oluşturduğu çeteler ve kafilelerin geçtiği yörelerin kışkırtılan halkının farklı biçimlerde dahil olduğu bu soykırım, dünü dizayn etmekle kalmamış bugünün de kültürel, sosyal ve siyasal kodlarını tayin etmiştir.
1,5 milyona yakın insanın katledildiği ve mallarına el konulduğu bu süreç hepimize inkar edildiğimiz, asimile edildiğimiz ve hatta katledildiğimiz bir yüzyıl inşa etmiştir. Ulus- devletin tekçiliğe dayalı sistemini yegane diye sunan ve inşa edenlerin vaat ettiği beka halklar için değildi. Coğrafyanın kültürel zenginliğini, ortak yaşam iradesini ortadan kaldıran ve çağ dışı kalan tek ulus projesi / politikaları hala devam etmektedir.
Halkların karşıtlaştırıldığı, ötekileştirildiği hatta bu yüzden öldürüldüğü bir süreci birlikte yaşıyoruz. Mültecilerin her gün hedef gösterildiği ve neredeyse tüm olumsuzlukların müsebbibi olarak gösterildiği; kültürel ve inançsal farklılıkların tehdit olarak görüldüğü inkarcı politikalar toplumun ve halkların hassasiyeti değil, Ulus-devletin devamlılığının politikalarıdır. Türkçülük ve Sünniliğin yüceltildiği dönem ve coğrafya da sadece katledilen Ermeni halkı değildi. Bir bütün olarak bu coğrafyanın ve halklarının tümü eşit ve özgür geleceğini kaybetti.
Birlikte, eşit ve kardeşçe yaşama en fazla ihtiyaç duyulan bu süreçte; başta Ermeni soykırımı olmak üzere tüm katliamlarla yüzleşilmeli, sonuçlarını telafi edici politikalar hayata geçirilmelidir.
Halklar ve İnançlar Meclisi olarak 107. yılında soykırımda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz.
Ulus-devletlerin uzak bir gelecek olarak tarif ettiği ortak yaşam iradesinin halklar açısından yakın bir geleceğe dönüştürülebileceğine inanıyor ve bunun mücadele sözünü veriyoruz.
İnkar, asimilasyon ve soykırım politikalarına karşı yan yanayız, bir aradayız.
Halklar ve İnançlar Meclisi