10 EKİM KATLİAMININ BÜTÜN SORUMLULARI AÇIĞA ÇIKARILSIN!

09.10.2018

Barışı, eşitliği, özgürlüğü ve halkların kardeşliğini savunan, yüreği sevgi ile çarpan 103 canımızı yaşamdan koparan ve 500'den fazla insanımızın yaralanmasına neden olan yakın tarihimizin en büyük katliamlarından 10 Ekim’in üzerinden 3 yıl geçti.

Acımız ve öfkemiz ilk günkü kadar taze. Toplumun vicdanında ve yüreklerde derin yaralar açan bu katliamın faillerini ve arkasındaki güçleri katliamın 3. yılında bir kez daha lanetliyoruz. 

Lanetlemekle yetinmiyor, hesap soruyor ve hatırlıyoruz. Hatırlıyoruz; çünkü ancak hafızamızı ve toplumsal bilincimizi diri tutarsak bu katliamın amacını ve arkasındaki güçleri açığa çıkartabileceğimizi biliyoruz.

Katliama ön gelen ve 2013-2015 yılları arasında süren "barış ve demokratik çözüm" için müzakereler dönemi, topluma rahat bir nefes aldırttığı gibi halkların barış umudunu yeşertmiş, özgürlük ve demokrasi taleplerini yüksek sesle dillendirmelerini sağlayacak bir iklim yaratmıştı.

Ancak sürece ilişkin yegâne barometresi, onlara mutlak iktidar yolunu açacak oylar olan AKP/Erdoğan iktidarı, yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde umduğunu bulamamış, “mutabakatın buzdolabına kaldırılması”nı Ağrı provokasyonu ve 7 Haziran seçimleri arifesinde gerçekleşen HDP’ye yönelik bombalı saldırılar izlemişti. 

Bu saldırılara rağmen HDP etrafında kenetlenen emek, barış ve demokrasi güçleri, 7 Haziran seçimlerinde büyük bir başarı elde ederek 80 vekille parlamentodaki yerini alırken, Türkiye halklarına tekçiliği dayatanların parlamentoda çoğunluğu kazanmasının da önüne geçmişti.

Barıştan, eşitlikten ve özgürlükten yana olanların kazandığı mevziler karşısında dehşete düşen egemenler, başka bir hayatı inşa etmek üzere düşlerinin peşine düşen 33 genci aramızdan alan Suruç Katliamının ardından kent kuşatmaları ile kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, sivil demeksizin onlarca hatta yüzlerce cana mal olan, halkalara karşı topyekûn savaşı yükseltmişlerdi. Bir yandan toplumu korku ve panikle teslim almaya çalışırken, bir yandan da milliyetçi histeriyi körüklemeye devam etmişlerdi.

İşte tam böyle bir dönemde, ‘Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi’ demek için her ilden, her dilden, her kültürden, her kimlikten on binlerce yürek, Türkiye'nin başkentinde bir araya geldi. Tek silahları sevgi dolu yürekleri ve barışa dair umutları olan bu güzel insanlar barbarca katledildi.

Patlamanın hemen ardından yaşamını yitirenlerin cansız bedenleri ve yaralıların üzerine gaz bombalarıyla saldırılarak tıbbi müdahalenin önüne geçildi, ambulansların alana gelmesi engellendi. Katliam alanı Toma’larla yıkanarak deliller karartıldı. Failler apaçık ortadayken, “kokteyl örgüt" açıklamalarıyla hedef saptırılmaya çalışıldı. Soruşturma sürecinde, davanın takipçilerinin ısrarlı çabasıyla, faillerin emniyet/MİT mensupları tarafından izlendiği açığa çıktı. Ne var ki, bir tek kamu görevlisi, bir tek polis memuru, bir tek emniyet müdürü bile yargılanmadı.

Ancak hafızamızın nisyan ile malul olduğunu sananlara bir kez daha sesleniyoruz; bu katliamın perde arkası aydınlatılana, ihmali veya desteği olan tüm yetkililer yargı önüne çıkartılıp cezalandırılıncaya kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

Hatırlayacağız; canlarımızı katledenleri, katilleri himaye ve azmettirenleri.

Hatırlayacağız; “Ankara’daki terör saldırısı sonrası kamuoyunun nabzını tutuyoruz. Oylarımızda bir yükseliş trendi var.” diyenleri.

Hatırlayacağız; yitirdiklerimizi.

Onlara sözümüz; sömürünün ve talanın olmadığı, eşitliğin, barışın, kardeşliğin egemen olduğu bir ülke ve yaşam olacak.

Halkların Demokratik Kongresi olarak, katledilenlerin hesabını sormak ve sorumluların yargılanmasını sağlamak için 10 Ekim Katliamını protesto eylemleri ve barış şehitlerini anma etkinlerinde orada olacağımızı ilan ediyor; barış ve demokrasiden yana tüm güçleri etkin olarak katılmaya çağırıyoruz.


Halkların Demokratik Kongresi