Özgür Yaşam Özgür Kadınla Mümkündür!

 

 "Genç kadın potansiyeli devrim potansiyelinin öncü gücüdür."

Örgütlü genç kadınlar her alanda bulunduğu toplumun en direngen gücü ve yenilmez iradesi olmuştur. Çünkü doğduğu günden öz bilinciyle tanıştığı güne kadar başta erkek egemen sistemin en küçük prototipi olan aile içerisinde hiçbir zaman irade kabul edilmemiş ve varlığı yok sayılmıştır sonrasında ise sistem eğitimi ile başlayan okul serüveninde verilen eksik ve çarpıtılmış ezber bilgilerle hafızası hedef alınmıştır. Burada amaçlanan ise genç kadınların, zaten öncesinde yok sayılmış varlığını sorgulamasını ve irade olmasını engellemek olmuştur. Erkek egemenliğinin sistemleşmesi ile başlayan ve kapitalist modernite ile de artarak devam eden cinsiyetçilik, hayatın her alanında kendini hissettirmiştir. İlk ezilen, sömürülen ve köle olan kadın cinsiyet faşizminin ilk hedefi olmuştur. Kapitalist modernite, erkek egemenliğinin günümüze uyarlanmış hali olarak karşımıza çıkmakmıştır çünkü nasıl ki 5 bin yıl önce ataerkillik kurumallaşınca zigguratların en alt katındaki genelevlerde kadınların bedenlerine saldırıldı, fahişeleştirildi bugün de metod değiştirerek kadını metalaştırmış, bir objeden ileri olmadığını kadına dayatmıştır. Ulus devletlerin inşa ettiği kapitalist modernite ilk elden cinsiyetçiliği arttırarak barbar tecavüz kültürünü yaygınlaştırdı. Kadın bedenini salt meta olarak görüp reklamlaştırarak pazarlamak istedi. Sanal medyayı aracı kullanıp pazarlamak istediği kadın bedenini kitlelere ulaştırdı. Ama biliyoruz ki erkek egemen sistemin yürüttüğü tüm bu politikaların temel amacı kadını kimliksizleştirmeydi. Kimliksizleştiremeyince hafızasını yok etme,özünden iyice uzaklaştırma ve sistemin kölesi haline getirmeyi amaçladılar. Çünkü kadının özünde güç olduğunu, toplumsallığı ve iyiliği inşa edenin kadınlar olduğunu çok iyi biliyorlardı. Kadına saldırı aynı zamanda köleleşmeyen erkeğe, yaşama ve toplumsallığa saldırıydı ama saldırıları hiçbir zaman kadını kimliksizleştiremedi, her zaman diliminde kadınlar bir yerlerde çok büyük direnişlerle bu sisteme karşı mücadele içerisinde oldu. Erkek egemen devletçi sistemin tüm engelleme ve dayatmalarına karşın özündeki gücü arayan kadın önce zihnini sistemin kalıplarından arınmış ardından da kendi özgür iradesinin farkına varmış ve bu iradeyi bilinçli bir şekilde örgütlemiştir. Bu yüzden eril zihniyetin en korktuğu, en çok saldırdığı ve en güçlü yanıtı aldığı kimlik olmuştur genç kadınlar.

Gerek aile içerisinde, gerek kampüslerde gerek ise savaş alanlarında her zaman ilk hedef alanı genç kadınlar olmuştur. Yakın zamandan örneklendirecek olursak 3 Ağustos 2014 tarihinde katil tecavüzcü DAİŞ çetelerinin Şengal’de Ezidi halklarına yönelik gerçekleştirdiği barbar soykırım saldırısında da savaş kadın bedeni üzerinden dönmüş, binlerce kadın kaçırılmış ve kaybettirilmişti. Devamında Kobane ve Rojava’ya dönük saldırılarda yine en büyük darbeyi kadınlara vurmaya çalışmışlardı. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrailli bir kadın bedenini teşhir etmesi  ve sonrasında 27 Kasım 2024’te HTŞ’nin Suriye ve Rojava’ya dönük saldırılarında Rojavalı bir kadın savaşçıyı katledip medyaya yansıtması da tüm bu politikaların devamı şeklinde kendini göstermişti. Çünkü ataerkil zihniyetin temel hafızası kadını öz gücünden uzaklaştırıp iradesizleştirmek ve onu yok saymak üzerine yapılandırılmıştı. Ama unuttukları bir gerçeklik vardı: Örgütlü genç kadınlar

Tüm bu savaş mekanizmaları içerisinde genç kadınlar özsavunmalarını kuşanarak emperyalist destekli çetelere karşı müthiş bir örgütlülük ile mücadele edip varlıklarını, benliklerini, kimliklerini ve de topraklarını işgalcilere teslim etmemiştir. Kadını güç görmeyen sistem zihniyeti önce Şengal’de sonrasında da Rojava’da kadınlarının birleşik mücadelesi ile inanılmaz bir yenilgiye uğratılmış ve kadının yeni yaşamın öncüsü olduğu tüm dünya kadınlarına ilan edilmiştir. “Rojava Devrimi Kadın Devrimidir.” denilmiş, tüm kadınların bu devrim etrafında örgütlenmesi sağlanmıştır. Rojava’da kadınların öncülüğünde demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma düşünsel düzlemden yaşamsal düzleme taşınılmış ve özgür kadın ile özgür toplumun yaratılacağının somut örneği olarak karşımıza çıkmıştır. Rojava kadın devrimi kapitalist sistemin ve ulus-devlet yapılanmalarının dayattığı dinci, cinsiyetçi, faşist ideolojilerle halkların ve kadınların bu saldırı sahalarına mahkum olmadıklarını ispatlamış Ortadoğu’nun farklı kimliklerinin birçoğunu (Kürt, Arap, Ermeni, Asuri-Süryani-Keldani, Çerkes, Türkmen, Müslüman, Katolik-Ortodoks-Protestan Hristiyan, Êzidî, Sünni, Alevi) kadınların öncülüğünde, bir arada demokratik bir yönetim ve toplumsal örgütlenme sistemi içerisinde aktifleştirip mücadeleye kazandırmıştır.

Biz genç kadınlar da kadın kurtuluş ideolojisini esas alan Rojava Kadın Devrimi esasında özsavunmalarımızı kuşanıp ataerkil kapitalist sistemin bizleri sıkıştırmaya çalıştığı her alanda irademizi örgütleyip sistemin tam karşısında yeni yaşamı inşa etmek için mücadele edeceğiz. Tekçi-milliyetçi egemenlerin kirli sistemlerini örgütlü bilincimizle yenecek ve tüm dünya kadınlarıyla özgür gelecekte bir araya geleceğiz!