Halkların Demokratik Kongresi, 12 Haziran Genel Seçimleri’ne girdiği Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak büyük bir aydın, sanatçı, akademisyen ve gazeteciyi heyecanlandırmıştı. O güzel rüzgârı HDK’nın bugünü için de taşıyan sanatçılar, “umut bu birliktelikte” diyorlar. Kardeş Türküler Grubu’ndan Feryal Öney HDK için bakın neler anlattı?
HDK’nın en büyük özelliği aydınlar içerisinde yarattığı etki oldu belki de. Bu geniş kesimi kucaklayabilen HDK, daha sonra bu odağını bir nebze kaybetti. Siz de seçim çalışmalarına aktif olarak katıldınız. Gelinen noktayı nasıl görüyorsunuz?
Biz Kardeş Türküler olarak o dönem bağımsız adayların çalışmasını destekledik. Çünkü Türkiye solu ile Kürt hareketinin buluşması önemliydi. Bu memleketi yönetenlerin karşısında, böyle ortak, güçlü bir ses uzun zamandır çıkarılamıyordu. Seçimlerdeki Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku bugünkü Halkların Demokratik Kongresi bizi en çok bu yönüyle etkiledi. O yüzden bu hareketi destekledik. Sonrasındaysa yasaklamalarla, haksızlıklarla karşılaştı. Ve bir türlü gerçek faaliyetini gösteremedi. Sürekli asıl hedeflerinin önüne geçen vetolarla, saldırılarla uğraşmak zorunda kaldı. Bu durum Türkiye’de doğaldır. İktidarlar her dönemde kendilerine rakip olacak örgütlenmeler ortaya çıktığında paniğe kapılır ve susturmak, bastırmak için ellerinden geleni yaparlar. Açıkçası o kadar güçlü bir rüzgârdan, barış, kardeşlik, eşitlik havasından yeniden girilen çatışmalı süreç bir dönem bizim de umudumuzu kaybetmemize neden oldu. Ama tabi biz sanatçıların her zaman umudu diri tutmaları gerekiyor. Memleketin halini-vaktini anlatan türküleri her söyleyişimde moral topluyorum. Sanatın böyle bir güzelliği var. Sahnede arınıyorsun, yeniden doğuyorsun. Yüzyıllardır bu şarkılar söylenmiş bir şeyleri de değiştirmiş. Ben inanmak ve umutlu olmak istiyorum. Toparlayacağımıza ve HDK’nın daha güçlü bir örgütlenmeyi başaracağına inanıyorum.
Peki, sanatçılar neler yapabilir?
Sanatçılar olarak bu memleketteki gerçek muhalefetin oluşmasını beklemek yerine oluşturanlardan olmalıyız. İnanmalıyız ve geri adım atmamalıyız asla. İnandığımız şeyleri yapmaya çalışmak, aktivist olmak aynı zamanlarda meydanlarda da, sokaklarda da olmayı getirmeli önümüze. Öncelikle hiçbir koşulda susmamamız gerektiğinde hem fikir olup, yürümeliyiz.