"Halklar ve İnançlar Kendini Anlatıyor" panel serisinin 4’üncüsünde Ermeni halkı, kendi dil ve kültürü anlatıldı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Komisyonu tarafından organize edilen "Halklar Kendini Anlatıyor" başlıklı panelin 4’üncüsü HDK Genel Merkezi’nde yapıldı.
Daha önce yapılan panelde Aleviler, Arap Alevileri ve Süryaniler kendilerini anlatırken, bugün gerçekleştirilen panelde ise Ermeniler kendilerini anlattı. Panele, Araştırmacı yazar Kayuş Çalıkman Govrilof ve gazeteci Pakrat Estukyan konuşmacı olarak katılırken, panelin moderatörlüğünü ise Katrin Nikolao yaptı.
İlk olarak söz alan yazar Kayuş Çalıkman Govrilof, Ermenilerin devletle uzlaşı içinde yaşamaya çalışan bir topluluk olduğunu belirterek 20-25 yıl öncesine kadar sivil toplum kuruluşları gibi okul derneklerinin olduğunu ve sanatsal faaliyetlerinin bu derneklerde yapıldığını söyleyen Govrilof, 12 Eylül darbesinden sonra bu derneklerin kapandığını ve Patrik Mutafyan’ın patrikhaneyi kültürel merkez yapma çabasıyla bu derneklerin öneminin azaltıldığını belirtti.
Son yıllarda okul derneklerinin yerini alan derneklerinin geleceği şekillendirmekten çok geçmişin hatıralarını canlandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğunu sözlerine ekleyen Govrilof, tüm bunların Ermeni kültürünün yozlaşmasına neden olduğunun altını çizdi. Govrilof, din adamlarının telkinleriyle birlikte okulların iç işlerine karışıldığını ve Türk okullarındaki gibi bazı Ermeni okullarında da evrim teorisinin okutulmasının sorun olduğunu söyledi.
Daha sonra konuşan gazeteci-yazar Pakrat Estukyan, Ermeni kimliğinin en önemli unsurlarından olan Ermenicenin konuşulmasının zaman içerisinde seyrelip yozlaştığını ve dil olgusunun Türkiye Ermenileri için neredeyse önemini yitirdiğini belirtti. Estukyan, “Dilde çok önemli değişmeler oldu. Zaten kökünden, toprağından ayrılmış bir toplumuz, kendi dilimizde düşünmediğimiz ve üretmediğimiz için kültür üretemez duruma geliyoruz. Bu da asimilasyonun en önemli sebeplerinden biri oluyor. 100 yıl önce çok fazla lehçe varken şu an 40 tane bile lehçe kalmadı” dedi.
Türkiye coğrafyasında ve dünyada sistematik hale gelen soykırım ve katliamlara dikkat çeken Estukyan, “1915 yılında 1 buçuk milyon Ermeni ve sayısı bilinmeyen Rum, Çerkes ve Kürtler öldürüldü. Zorunlu göçe maruz bırakıldı. Kadınlar tecavüze maruz bırakıldı. Taş üzerinde taş bırakılmadı. Sürekli talan ve yağmalar yaşandı dünyada. Bunların hepsi toplumsal travmadır” diye konuştu.
Panel soru cevap bölümü ile son buldu.