Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi kararını yok sayarak tutuklu vekillerimiz İbrahim Ayhan, Gülser Yıldırım, Kemal Aktaş, Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız’ın tahliye taleplerini reddetti.
Seçilmiş vekillerin temsil haklarını çiğnemenin yanı sıra verili hukuk düzenini de hiçe sayan bu karar hukuk kisvesi altında yürütülen bir ırkçı siyasetin ifadesidir. Adaleti kimlik aidiyetiyle ilişkilendiren bu kararla, mahkemeler ırk ve bölge ayrımcılığını hukuk eliyle açıkça tahkim etmektedir. Halkların Demokratik Partisi, doğrudan doğruya halka karşı düşmanlık güden bu darbenin karşısına siyaseten dikilmeye kararlıdır.
Mahkeme heyeti, aldığı bu kararla hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına, hem Anayasa’nın uluslararası sözleşmeleri amir hüküm sayan 90. Maddesi’ne, hem de Anayasa Mahkemesi’nin emsal teşkil eden, bağlayıcılığı olan ve tüm seçilmişlerin serbest bırakılmasını öngören Mustafa Balbay kararına aykırı davranmıştır.
Bu siyasi kararın kabullenilmesi mümkün değildir. Bu tutumlarıyla Diyarbakır Mahkemeleri, yetki sınırlarını aşmıştır. Düşünce, ifade, örgütlenme ve siyaset yapma özgürlüğüne karşı açık bir tutum olan bu karar her türlü meşruiyetten yoksundur.
Uzun ve haksız tutukluluk bir tür yargısız infazdır
Kürt halkı, kendisini vekillerinden ayıran ve siyasi iradesini yok sayan, demokratik siyaseti tıkayan ve Türkiye’yi kaosa sürüklemeyi göze alan bu kararı kabullenmeyecektir.
AKP iktidarı, “yargı bağımsızlığı” arkasına saklanarak kendisini bu kararın sorumluluğundan sıyıramaz. AKP Hükümeti, tutuklu vekiller ve uzun tutukluluk süreleri konusunda yasal düzenlemelerden kaçınarak iki buçuk yıldır güttüğü “çözümsüzlük” siyasetini daha fazla sürdüremez. Ya bu kararları savunacak ya da “çözüm” sürecinin gereklerine uygun yeni bir adım atacaktır. Yargıçların yorumuna açık kapı bırakmayan, açık ve kesin düzenlemeler dışında tutulacak başka bir yol yoktur.
Yargı, uluslararası mahkemelerde de sonuçları olacak bu çifte standart karşısında tutumunu gecikmeksizin gözden geçirmeli, AİHM’nin içtihatlarına bağlı olan Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymalıdır. Tutuklu BDP-Blok vekilleri ve tüm BDP’li siyasetçiler derhal serbest bırakılmalıdır.
Halkların Demokratik Partisi, bu darbeyi izlemekle yetinmeyecek, halkın mücadelesinin yanında, hem yargı hem de siyaset zemininde, yalnızca ulusal değil, uluslararası alanda da mücadelesini sürdürecektir.
Sebahat Tuncel – Ertuğrul Kürkçü
HDP Eşbaşkanları
16 Aralık 2013