Cinsiyetçi Dili Dönüştürüyoruz

 

​İstanbul Kadın ​Meclisi, "Cinsiyetçi Dili Dönüştürüyoruz" şiarıyla bir söyleşi düzenledi. 
Fatih bölgesinde oturan her yaştan pek çok kadının ilgi gösterdiği ve Kocamustafapaşa'daki Yeni Yaşam Derneği'nde gerçekleştirilen söyleşinin konuğu feminist yazar Ayşe Düzkan'dı.

 


Yalnızca gündelik hayatta kullanılan dilde değil, meydanlardaki reklam panolarından televizyona, bilimden sanata, eğitimden siyasete kadar cinsiyetçiliğin örtük ya da açık biçimlerde yeniden nasıl üretildiği üzerine konuşan kadınlar, direnç göstermedikleri müddetçe cinsiyetçi dilin yeniden üretiminin söz konusu olduğunun altını çizdi.

 

Kadınların bazı işleri "ücretsiz" yapması ve bütün ideolojik mekanizmalarla buna mahkûm edilmesinin, üzerimizdeki sömürünün, patriyarkanın kaynağı olduğunu belirten Ayşe Düzkan, kadının ücretli çalışsa dahi kazandığı parayı nasıl harcayacağına "evin reisinin" karar verdiğini dile getirdi.

​"Evlenmemek mesela, bunu tercih etmemek, ​yalnızlık, büyük başarısızlık sayılıyor. Magazin haberlerinde görüyorsunuzdur, sanki kelebek kepçelerle koca avcılığı yapan kadınlar varmış gibi anlatılıyor. Ama gerçek hayatta görüyoruz ki aslında, ölümü göze alıp boşanmaya çalışan kadınlar var" diyen Düzkan, dilin, bu sömürünün üretildiği yer olmasa da, ortaya, açığa çıktığı yer olduğunu söyledi. 


Bilim adamı yerine bilim kadını ya da iş adamı yerine iş kadını ifadelerinin yerleşmeye başlamasının sevindirici olduğunu, hatta bunların birer kadın kazanımı olduğunu dile getiren Düzkan, "Peki, bilim kadını demek görünürlüğü arttırır mı? bence evet. Pek çok bilim kadınından mesela, haberimiz bile yok. Bir kitabın, bir kadın yazar tarafından yazılmış olması ona ekstra bir değer katmayabilir ancak kadın birikimi adına çok şey ifade eder" dedi.


"Kadın sesini yükseltince ciyak ciyak bağırıyor denirken, erkek sadece sesini yükseltmiş sayılıyor. Ya da bazı kelimeler var, o kelimeleri yalnızca yetişkin erkekler kullanabiliyor. bu küfürlü kelimeleri kullanan erkeklerin toplumsal statülerinde milim oynama olmazken, aynı kelimeleri kullanan kadınlara bakış, aniden değişiveriyor" diyen Ayşe Düzkan, "Öfkelenmek, kadınlara yasaklanmış bir haktır. Oysa bu hakkı en çok kadınların kullanması gerekiyor. Bir başka konu da, kendi dilini yaratma eşiğine gelmiş kadınların, bunu yapmayan kadınların, başka kadınlar tarafından eleştirilmemesi gerektiği arkadaşlar." diye konuştu.


Söyleşi, "Nasıl yaşadığımız, yaşayacağımız ya da bize ne dendiğiyle ilgilenmeyeceğiz" sözleriyle sona erdi.