Çevresel Etki Değerlendirilmesi raporları hakkında

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Çevresel Etki Değerlendirilmesi raporlarının güvenirliğinin ve işlevselliğinin araştırılması ve mevzuatının gerekli uluslararası standartlara uyumunun incelenmesi amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz. 06.05.2013
 
 
Sebahat TUNCEL
İstanbul Milletvekili     
              

GEREKÇE
 
Ülkelerde çevre sorunlarının giderek artması nedeniyle 1972 yılında Stockholm’de gündeme gelen ve çevre yönetiminin en etkin araçlarından birisi olan Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) çalışmaları günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gerek yasal gerekse uygulama olarak yerini almış olup, ülkemizde de 1982 yılında yürürlüğe giren Çevre Kanunu’nun 10.Maddesi ile yasal statüye oturtulmuştur. Ancak yönetmelikteki eksikliklerle beraber 1997 yılında düzenlemelere gidilerek 06/06/2002 tarih ve 24777 sayılı resmi gazete yayınıyla yönetmelik yeniden düzenlenmiştir. ÇED raporları baraj yapımından, maden işletmelerin yapımı, elektrik santrallerinin ve tesislerin yapımı gibi çeşitli projeler öncesinde danışılan önemli raporlardır.  Yönetmeliğe tabi projeler için ÇED Olumlu Kararı veya ÇED Gerekli Değildir kararı alınmadıkça bu projelere hiçbir teşvik, onay, izin, yapı kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz.
ÇED, bir projenin çevresel etkilerini inceleyen sistematik olarak yapılanmış bir süreçtir ve sürdürülebilir kalkınma hedefi doğrultusunda tahmin-önleme stratejisine uygun olarak, bilimsel yöntem ve teknikler kullanarak resmi kuruluşların, yatırımcıların, farklı meslek disiplinlerinin, halkın ve diğer ilgili kurum/kuruluşların katılımı ile uygulanan bir çevre yönetim aracıdır. ÇED’ler gerçekleşecek projelerin çevreye olan olumsuz etkileri, insanların yaşam alanlarına etkileri ve ekolojiye olan etkilerini ortaya koyması nedeniyle önemli raporlardır.
Uygulamada ÇED raporları, proje sahibi şirketlerin kendileri tarafından Çevre Bakanlığı’nca denetlenen ve yetki verilen ve sayıları 200’e yaklaşmış olan özel şirketlere, belirli bir ücret karşılığında hazırlatılmaktadır. Bu durum rapora olan güveni azaltan önemli etkenlerden biridir. Projelerde hazırlanan ÇED raporları incelendiğinde raporların bir çoğunun şirketlerin istediği biçimde olumlu sonuçlandığı görülmektedir ve bu durum raporların yanlı olduğuna dair kaygı yaratmaktadır. ÇED raporları için yerelde yapılması gereken toplantılar halkın projeyi istememesinden dolayı engellenmesine rağmen toplantılar yapılmış gibi gösterilmektedir. Çanakkale Karagiba’da ÇED toplantısı engellendiği için yapılmaması rağmen İl Çevre Müdürlüğü tarafından tutanağa yapıldı olarak yazılmıştır. İstanbul’da 3. Havalimanı yapımı için ÇED görüşmesi yönetmeliğe dayanan hükme göre halkın görüşünü almak için askıya alınmasına rağmen ihale yapılmıştır ve ÇED yönetmeliği ihmal edilmiştir. İktidarın getirdiği bir yasa tasarısı ile, 23/6/1997 tarihinden önce yatırım programına alınmış, planlama aşamasına geçmiş olan veya ihalesi yapılmış olan veya üretim veya işletmeye başlanmış olan projeler ÇED dışında bırakılması amaçlanmaktadır. Bu da özellikle halkın, çevre örgütlerinin çok ciddi tepkilerini çeken ve ekolojiye büyük zararları olacak 3. Köprü gibi projelerin ÇED kapsamı dışında tutulması anlamına gelmektedir. ÇED analizleri konusunda pek çok aksaklık ve eksiklikler olmasına rağmen çevreye zarar verebilecek projelerin engellenmesi, en azından çevrecilerin, halkın hukuken itiraz edebilecekleri bir mekanizmayı sağlamaktadır.
ÇED prosedürünü devreden çıkarmak yerine, aslında çok önemli bir işlevi olan ÇED raporlarının bağımsız kurumlarca ve objektif, bilimsel içerikle hazırlanması ve denetlemesinin özel şirketlere bırakılmadan düzenli olarak yapılması sağlanmalıdır. HES, maden, elektrik ve çeşitli alanlarda hazırlanan ÇED raporlarının güvenirliği araştırılarak bu güvenirliği azaltan mevzuatsal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Projenin yapılacağı yerdeki halkın ÇED sürecine dahil edilmesinin sağlanması, kültürel zenginliklerin dikkate alınarak raporların hazırlanması sağlanmalıdır. Aksi takdirde ÇED raporlarının işlevselliği ortadan kalkara sadece usulen hazırlanan raporlar haline dönüştüğü iddiaları devam edecektir. Çevre ve kurulacağı bölgedeki insanların hayatına ciddi etkileri olan hidroelektrik santralleri, maden ocakları gibi projelerin ekolojiye olan etkilerini ortaya çıkarmada önemli olan ÇED raporlarının etkin ve bilimsel yöntemlerle hazırlanabilmesi amacıyla bir araştırma komisyonunun kurulmasını önermekteyiz.