TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk ÇELİK tarafından Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 99. maddesi gereğince yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.02.04.2013
Sebahat TUNCEL
İstanbul Milletvekili
İstanbul Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan Devrimci Sağlık İş üyesi sağlık emekçileri, 1 Nisan 2013 tarihinde bir günlük bir iş bırakma eylemi gerçekleştirmiştir. İşçilerin bu eyleminin nedeni hastane yönetimi tarafından çalıştırılmalarına ilişkin olarak gerçekleştirilen 4 ve 12 günlük ihalelere tepki göstermektir. Kendi çalışanlarını, 1 yıl gibi kısa dönemli sözleşmelere dayalı ihaleler açarak taşeron şirketler bünyesinde çalıştıran Taksim İlkyardım hastanesi, şimdi de 4-12 günlük ihaleler açmaya başlamıştır. Bu ihaleler gerçekte hastanede yıllarca kesintisiz bir biçimde çalışan işçilerin her ihaleyle birlikte işten çıkıp yeniden girmiş gibi gösterilmesine neden olmaktadır. Girdi çıktı yaptırmak olarak nitelenen bu uygulama, işçiler kesintisiz bir biçimde çalıştıkları halde kıdem tazminatı, yıllık izin gibi çalışma süresine bağlı olarak kazanılan pek çok haklarının kullanılması engellenmektedir. İhaleler ve girdi çıktı işlemi işçilerin haklarının gaspı için bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Taşeronlaşmanın bu kadar vahim boyutlara gelmesine tepki gösteren 130 işçi eylemleriyle hak taleplerini dile getirmektedir. İhalelerin artık neredeyse günlük duruma geldiği bu uygulamanın hemen öncesinde Bakanlık taşeron işçilere 3-5 yıllık gibi biraz daha uzun süreli sözleşme vaadinde bulunmuştu. Ancak uygulamada tam tersine taşeron işçiler giderek daha da mağdur edilmektedir.
Taksim İlkyardım Hastanesinde Şubat 2013 ayında da girdi çıktı işleminin yol açtığı bir başka hukuksuzluğa sahne olmuştur. İşçiler kesintisiz bir biçimde çalışmalarını sürdürürken kendilerine haber verilmeksizin 28 Aralık 2012 günü işten çıkarılmış gibi gösterilmiş ardından kimlik bilgileri kullanılarak kendilerinin bilgisi dahi olmadan İŞKUR’a adlarına iş başvurusu yapılmış sonrasında İŞKUR tarafından yönlendirerek 2 Ocak’ta yeniden aynı hastanede işe başlamış gibi gösterilmişti. Bu olayda da ne taşeron şirket ne hastane yönetimi olayın sorumluluğunu üstlenmişti.
Türkiye’de sağlık sektöründe giderek artan taşeronlaşma, işçileri güvencesiz çalıştırmanın ve kıdem tazminatı ve yıllık izin gibi haklarının işverenler tarafından gasp edilmesinin bir yöntemi olmuştur. Sağlık sektöründe Bakanlığınızın verilerine göre taşeron çalışan istihdamı %85’e ulaşmıştır, yani nerdeyse sağlık çalışanların tamamı taşeron şirketler aracılığıyla istihdam edilmektedir. İşçilerin haklarının gasp edilmesinin yolu açılırken bir yandan da halkın sağlığıyla da oynanmaktadır. Bu nedenle taşeronlaşmanın önüne geçilmeli ve işçilerin haklarını güvence altına alan uygulamalar bir önce hayata geçirilmelidir.
1. Hastanede 5-12 günlük ihalelerin yapılması olayıyla ilgili bir bilginiz var mı? Sağlık çalışanlarına yönelik bu haksızca uygulamanın önlenmesi konusunda bir girişiminiz oldu mu? Bizzat bakanlığınıza bağlı İŞKUR ve SGK kurumlarının adının karıştığı bu girdi-çıktı uygulamamalarını önlemek üzere başlattığınız herhangi bir çalışmanız var mı?
2. Daha önce de aynı hastanede çalışanların haberi olmadan işten çıkarılmaları ve kimlik bilgileri kullanılarak İŞKUR’a başvuruda bulunulması olayına ilişkin taşeron şirketlere ve hastane yönetimine herhangi bir cezai işlem yapılmış mıdır? Yapılmadıysa gerekçesi nedir?
3. Sağlıkta taşeronlaşmanın ulaştığı boyutlar göz önüne alındığında, işçilerin haklarının gasp edilmesinin bir yöntemi haline gelen bu istihdam yönteminin kaldırılması için bir çalışmanız var mı?