TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından Anayasanın 98. ve içtüzüğün 99. maddesi gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27.11.2013
Ertuğrul KÜRKÇÜ
Mersin Milletvekili
28-29 Aralık 2011 gece yarısı, Türk Hava Kuvvetlerine bağlı iki F-16 savaş uçağı, Şırnak'ın Uludere ilçesi, Gülyazı (Roboski) köyünün 5 kilometre ötesinde Türkiye-Irak sınırının Irak tarafında, köy halkından, yarısından çoğu çocuk yaşta 34 yurttaşımızı katletti.
Bu katliamın üzerinden tam 2 yıl geçtiği halde henüz bir tek askeri ya da sivil yetkilinin olaydan sorumlu tutularak hakkında adli soruşturma açılmış olmadığı biliniyor.
Oysa Genelkurmay Başkanlığınca 29 Aralık 2011'de yapılan yazılı açıklamada olayın bütün askeri sorumluluğu şu şekilde üstlenilmişti:
1. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır ötesi harekâtı, TBMM tarafından 17 Ekim 2007 tarihinde kendisine verilen ve birer yıllık sürelerle yenilenen yetki gereği sürdürülmektedir.
2. Terör örgütü elebaşılarının son dönemde verdikleri kayıplar için gruplara misilleme talimatı verdikleri ve bu doğrultuda özellikle sınır ötesinde Sinat-Haftanin’e takviye maksadıyla çok sayıda terörist gönderildiği bilgisi alınmıştır.
3. Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve yapılan teknik analizler sonucunda, içlerinde örgüt elebaşılarının da bulunduğu terörist grupların bölgede bir araya geldikleri ve sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir.
4. Geçmişte bölücü terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırılarda, teröristlerin, kullandığı ağır silah, cephane ve patlayıcıları yük hayvanları ile Irak’tan getirerek sınırdan içeri soktukları, teslim olan terörist ifadelerinden bilinmektedir.
5. Bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak Kuzeyinden gelerek hududumuza yakın karakol ve üs bölgelerimize eylem yapacağına dair istihbaratın artması üzerine, keşif ve gözetleme gayretleri sınır boylarında artırılmıştır. Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü saat 18.39’da, Iraksınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir.
6. Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.
7. Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün ana kamplarının konuşlu olduğu, sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir.
8. Olay hakkında idari ve adli inceleme ve işlemler devam etmektedir.
Ancak TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na gönderilen belgelerden bu açıklamanın sorumluluğun Genelkurmay Başkanlığında olduğu dışında bütün unsurlarının gerçeklerle ilgisiz olduğu görüldü. Genelkurmay Başkanlığı kendiş gönderdiği belgelerde dahi kabul ediyordu ki, “olay günü ateş altına alınan kafileye ilişkin hiçbir spesifik istihbarat yoktu.”
Başbakan Tayyip Erdoğan da 3 Ocak 2012'de yaptığı açıklamada şöyle demişti:
“Genelkurmay Başkanlığımız inceleme başlattığını açıklamıştır. Ben de Genelkurmay Başkanı'yla konuyu görüştüm. Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum."
Başbakan, olayda talimatın kim tarafından verildiğine ilişkin olarak da 20 Mayıs 2012'de şu belirlemede bulundu:
“Olayla ilgili talimat verme konusunda mevcut sistem nasıl çalışıyorsa öyle çalıştı. Güvenlik güçlerine verilen izin, güvenlik güçleri tarafından kendi mücadele ve tasarruf alanlarında kullanıldı.”
Genelkurmay Başkanlığınca yapılan açıklama harekatın sınır ötesi harekat tezkeresine dayandırıldığına hiçbir şüphe bırakmadığına ve Başbakan tarafından harekat sırasında “mevcut sistem nasıl çalışıyorsa öyle çalıştığı” doğrulandığına göre, olayda sorumluluk mevkiindekilerin-en üst kademedeki karar mercilerinden savaş uçaklarının pilotlarına kadar- kimler olduğunun bilinmemesi akıl, mantık, askeri ve idari işleyiş açısından imkansızdır.
Bu gerekçe ile;
1- Düşmanca bir maksat güttüklerine dair hiçbir veri ve silahlı olduklarına dair hiçbir spesifik istihbarat bulunmayan sivil yurttaşlarımıza yönelik, yok etmeyi amaçlayan bir hava harekatı düzenlenmesi kararını hangi makam ve şahsen kim/kimler vermiştir?
2- TBMM “sınır ötesi harekat” yetkisini hükümete verdiğine göre, katliamın gerçekleştiği tarihte geçerli angajman kuralları itibarıyla “vur emri” yetkisi hükümette ve şahsen Başbakanda mıdır? Değilse kimdedir?
3- Yurttaşlarımızın katline ilişkin son kararın Başbakan'a bırakıldığı ve bu kararın tarafınızdan verildiğine ilişkin olarak BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın 24 Ocak 2012'de ileri sürdüğü iddia doğru mudur? Değilse neden bugüne kadar tekzip edilmemiştir?
4- Silahsız yurttaşlarımıza karşı Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle gerçekleştirilen en büyük çapli öldürme olayının sorumluluğunu bir bildiriyle üstlendiği halde Genelkurmay Başkanına görevden el çektirmek neden düşünülmemiştir?
5- Türk Ceza Kanununa göre “öldürmek” suç iken, 34 silahsız ve sivil yurttaşımızın faili belli olacak şekilde öldürülmesinin üzerinden iki yıl geçtiği halde faillerin yargıç karşısına çıkarılmamış, haklarında adli veya idari bir ceza işlemi yapılmamış oluşunun nedeni nedir?
6- İnsani kayıpların büyüklüğü karşısında adli ve idari işlemlerin bu şekilde geciktirilmesi hükümetinizce takip edillmekte midir? Ediliyorsa, gecikmenin kaynağına ilişkin hangi somut verilere ulaşılmış ve görevlerini savsaklayanlar hakkında ne gibi işlemler yapılmıştır?