TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıda yer alan sorularımın Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 16.05.2013
A. Levent TÜZEL
İstanbul Milletvekili
11 Mayıs 2013 tarihinde Hatay/ Reyhanlı’da meydana gelen iki ayrı bombalı saldırı sonucu 51 yurttaşımız yaşamını yitirmiştir. Halkımızı acıya boğan bu saldırıyla, Türkiye halklarının birliğine, kardeşliğine kastedildiği, Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale ve iç çatışmalara Türkiye’nin fiili olarak dahil edilmesi amaçlandığı açıktır.
Halkların Demokratik Kongresi heyeti olarak, patlamanın hemen ardından Reyhanlı’da yaptığımız temaslarda gördüğümüz, acılar içinde bir halk, enkaz altında kalmış bir kent manzarası. Tıpkı, Beyrut gibi, Bağdat gibi, savaşın yaşandığı Ortadoğu ülkesi manzarasıydı. Bütün bu acıların, ölümlerin, yıkımların yaşanmasının nedeni, Hükümetin izlediği dış politikadan bağımsız değildir.
Hükümetin “komşularla sıfır sorun politikası” dediği bir dönemde, sorunsuz komşu ülke kalmadığı gibi, ABD başta olmak üzere büyük emperyalist devletlerin Suriye ve esas olarak İran’a müdahalesine, Ortadoğu’daki yeni planlarına entegre bir dış politikaya yönelmesi nedeniyle, Türkiye Suriye’deki iç savaşın içine çekilmek istenmektedir.
Vahşi saldırının yaşanmasının ardın yayın yasağı başlatılmış ve basın yayın özgürlüğü ihlal edilmiş, halkın gerçekleri öğrenmesi engellemiştir. Hükümet yetkililerinin resmi açıklamaları dışında başkaca bir bilgi edinilememiştir. İçişleri Bakanı tarafından patlamadan hemen sonra, saldırının sorumlularının yakalandığını, 9 kişinin gözaltına alındıkları, olayla ilgili itiraflarda bulundukları açıklanmamıştır. Ancak gözaltına alınan kişilerin avukatları, bu açıklamaların doğru olmadığını, anılan kişilerin henüz ifadelerinin dahi alınmadığını, hiçbir suçlamayı kabul etmediklerini ifade etmişlerdir. Hükümet yetkililerince telaşla yapılan çelişkili açıklamalar halkta güvensizliğe yol açmıştır. Saldırganlar bu kadar kısa sürede yakalanabildiğine göre saldırının önlenememiş olması izah edilebilir değildir.
Suriye sınırındaki kentlerde yaşanan sayısız patlama, TSK keşif uçağının düşürülmesi, Cilvegözü’nde, son olarak Reyhanlı’da gerçekleştirilen vahşi saldırı sonucu onlarca yurttaşımız yaşamını kaybetmiştir. Son bir yılda yaşananlar, Türkiye’nin adı konulmamış bir savaşın içine çekildiğini göstermeye yeterlidir. Dolayısıyla halkımız, kendini güvende hissetmemekte, yeni saldırılardan endişe duymaktadır. Bu çerçevede;
1- 51 İnsanımızın yaşamını yitirdiği, 12’si ağır olmak üzere yüze yakın yurttaşımızın yaralandığı, 452 iş yerinin, 62 aracın, 11 kamu binasının ve 293 konutun hasar gördüğü, böylesi büyük acı ve yıkıma neden olan saldırı “vaka-i adiye türünden bir olay mıdır? Neden ulusal yas ilan edilmemiştir?
2- “Üçü bomba yüklü beş araç, plakalarına kadar MİT tarafından belirlendiği halde neden bu araçlar bulunamamıştır? Bombaların imal edildiği yeri polis neden öğrenememiştir? Öğrendiyse neden engellememiştir?”
3- Neden patlamadan beş dakika önce ilçenin elektriği kesilmiştir? Reyhanlı sokaklarındaki “mobese” kameraları neden olaydan bir hafta önce bozulmuş ve olay olduğunda neden hala yapılmamıştır?
4- Hükümetinizin istihbarat ve sınır güvenliği bakımından sorumluluğu yok mudur? “Sınırlar delik deşik, herkes elini kolunu sallayarak girip çıkıyor; Hükümet neden önlem almıyor?”; Sınırda kontrolsüzlük ihmal değil midir? Suç değil midir? Yoksa, bilerek tercih edilmiş bir politika mıdır?
5- Başbakan, yaptığı bir açıklamada ”istihbarat örgütü ile emniyet arasında bir koordinasyonsuzluk” olduğundan söz etmektedir. Bu koordinasyonsuzlukla anlatılmak istenen nedir?
6- Hükümetinizce izlenen, Suriye rejimine karşı silahlı muhalefet eden birtakım çetelerin silahlanmasına ve onlara lojistik destek verilmesi politikalarınızın bu saldırıda payı yok mudur?
7- İçişleri Bakanının patlamadan hemen sonra, saldırının sorumlularının yakalandığını, olayla ilgili itiraflarda bulundukları açıklamasına karşın, gözaltına alınan vatandaşların avukatları, henüz ifadelerinin bile alınmadığını, hiçbir suçlamayı kabul etmediklerini, aralarında 70 yaşında köylüler ve oğlu eskiden devrimcilik yapmış kişiler olduğunu açıklamıştır. Hangi açıklama doğrudur?
8- Reyhanlı patlamasıyla ilgili yayın yasağı konarak halkımızın gerçekleri öğrenme hakkı ihlal edilmiş olmuyor mu?
9- Saldırının aydınlatılması, gerçeklerin ortaya çıkarılması için, yayın yasağı dışında ne yaptınız? Hangi veriler ve somut bilgilere ulaştınız? Saldırıyı yapan kişilerden, örgütten ziyade, esas olarak arkasında kimler, hangi güçler vardır? Kimler teşvik etmiş, kimler yardım etmiş, kimler göz yummuştur?
10- Halkımızın kendini güvende hissetmesi, can güvenliğinden endişe duymaması için Hükûmetinizce ne tür önlemler alınacaktır?