Barış İçin Yürüyor, Özgürlüğümüzü Örgütlüyoruz!

Barış İçin Yürüyor, Özgürlüğümüzü Örgütlüyoruz!


Bu yıl da dünyada yaşamları, emeği, hakları, bedenleri ve kimlikleri için mücadele eden tüm kadınlarından aldığımız güç ve büyüttüğümüz dayanışma ve direniş iradesiyle 8 Mart’ı karşılıyoruz. Özgür, eşit ve her türlü şiddetin son bulduğu bir yaşam için, anlamı ve felsefesi sınırları aşan bir slogan haline gelen Jin Jiyan Azadi diye haykırarak dünya kadınlarının yanında yerimizi alıyor, ortak mücadelede birleşiyoruz. 8 Mart 1857’de New York’ta 40.000 kadın işçinin hakları ve hayatları için başlattıkları direniş meşalesi bugün hala biz kadınların yolunu aydınlatıyor.


Patriarkal kapitalizmin paylaşım savaşları bugün başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyaya yayılmıştır. Ortadoğu merkezli yürütülen ve 3. Dünya Savaşı olarak nitelendirilen bu savaş ile başta Ortadoğu olmak üzere yeniden dizayn edilmek istenmekte. Filistin’den Rojava’ya, Afganistan’dan İran’a Suriye’ye kadar halklar savaş içinde ve yeni savaşların tehdidiyle yaşıyor. Biz kadınlar, bölgemizde ve dünyada barışın inşası için öncü güç olduğumuzu biliyoruz. Kalıcı ve onurlu bir toplumsal barışın tesisi için mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz. Kapitalist- emperyalist paylaşım savaşlarının en bariz sonucu halkların yerinden, yurdundan edilmesidir, zorunlu göçtür. Savaşlar sonucu olarak yerlerinden edilen, statükosuz bir yaşamın eşiğinde göç yollarının tehlikelerine maruz kalan binlerce göçmen kadınla dayanışmamızı büyüttüğümüzü bir kez daha ifade ediyoruz.


27 Mart’ ta Sn. Öcalan Türkiye ve Ortadoğu halklarına ‘’Barış ve Demokratik Toplum’’ başlığında tarihi bir çağrı yaptı. Bu çağrı hem ülkemizde, hem bölgede, hem de dünyada büyük yankı uyandırdı. Çağrının bir son değil, bir başlangıç olduğunun bilinciyle bu sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için Sn. Öcalan’ın özgür çalışma koşullarının sağlanmasını talep ediyoruz. 90’lı yıllardan beri ortak barış mücadelesi yürüten kadınlar olarak, bu mücadeleden süzdüğümüz deneyimler ışığında toplumsal barışın inşasında öncü rolümüzü oynayacağız.


Kayyım uygulaması, hem halk iradesine yapılan bir saldırı, hem de seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesidir. Belediyelerimizde geliştirdiğimiz kadın kazanımlarımızın kayyım darbesiyle yok edilmesine karşı birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Eş Başkanlık kırmızı çizgimizdir, vazgeçmiyoruz! Kadın özgürlükçü yerel yönetimlerden, kazanımlarımızdan ve irademizden vazgeçmiyoruz! Kayyım rejiminin yol açtığı tahribatların giderilmesini ve bu anti-demokratik uygulamaya son verilmesini talep ediyoruz.


Yaşamlarımız için isyanla mücadelemizi büyütüyoruz. 2024 yılında erkekler tarafından katledilen 394 kadın için adalet mücadelemizi büyütüyor, bir kişi daha eksilmemek adına öz örgütlülüğümüz ve öz savunmamızla birbirimizin canının güvencesi oluyoruz. Birlikte güçlüyüz, biliyoruz. İktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden 1 gecede, tek adamın sözüyle çıkarak kazanımlarımıza en büyük saldırıyı başlattı, 6284’ü uygulanamaz hale getirdi. Yıllardır LGBTİ+lara yönelik kriminalize ve yok etme politikalarını ilerleten, 2024 yılında aramızdan kopartılan kadınların gerçek adalete kavuşmasını engelleyen iktidar; Gülistan Doku’nun, Rojin Kabaiş’in akıbetlerinin üzerini kapatarak, Pınar Gültekin’nin katilinin cezasını bozmaya kalkışarak, devlet korumasında katledilen kadınlara suçu atarak 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. Bir kez daha haykırıyoruz, hayatımızı nasıl yaşayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza siz karar veremezsiniz. Aile değil, kadınız ve birlikte isyandayız! Kadına yönelik şiddette cezasızlık politikalarından, tahrik indirimlerinden vazgeçin, yasaları cinsiyet ayrımına fırsat vermeyecek şekilde tekrar düzenleyin. Defaetle belirttiğimiz üzere İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz! Geçtiğimiz yıl, Fransa’ da mahkemesi görülen toplu tecavüz davasında onurlu ve cesur duruşuyla hepimizi onurlandıran Gisele Pelikot'u selamlıyor, onurlu direnişinin tüm dünya kadınlarına ilham vermesini diliyoruz.


Kadın yoksulluğuna karşı birlikte mücadele etmeye devam ediyoruz. Ülkede ekonomik kriz derinleşirken yoksulluğun pençesinde yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca insanın yarısını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Disk Genel İş’in 3 Mart tarihli raporuna göre; her 10 kadından sadece 3’ü çalışma hayatında, her 10 kadın işçiden sadece 1’i sendikalı, çalışan kadınların yüzde 20’si yarı zamanlı çalışıyor, 10 milyona yakın kadın istihdam dışı, istihdamdaki kadınların yüzde 32.4’ü ise kayıtdışı. Kayıt dışı ve güvencesiz iş gücünün başat kaynağı olan kadınların yoksulluğu derinleşirken, iktidarın ‘’makbul kadın’’ safsatası ev içi emeği ve bakım emeğini gözden ırak tutma çabasının ideolojik altyapısına hizmet etmeye devam ediyor, kadınlar haklarından yoksun bırakılarak eve hapsedilmeye çalışılıyor. Bizlere dayatılan evlere hapsedilmeye karşı tutumumuz nettir. Sermayeyi de kapitalist üretimi de haklarımız ve yaşamlarımız pahasına, bize yeniden ürettiremezsiniz. Emeğimiz, patriarkal kapitalist iş birliğinden değerlidir. Boşanmaları zorlaştırmak amacıyla göz diktiğiniz nafaka hakkına dokunmayın! Biz kadınlar olarak, kazanımlarımızın ve emeğimizin haklarına sahip çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde Halkların Demokratik Kongresini kriminalize etmeyi amaçlayan bir kumpas sonucu, onlarca kadın yoldaşımız uydurma gerekçelerle tutsak edildi. Ezilenlerin tarihsel ittifakının vücut bulmuş hali olan Kongre’mize kurulan bu kumpası kabul etmiyor, sömürüye, baskıya ve ayrımcılığa karşı ortak mücadelenin meşru olduğunu bir kez daha söylüyoruz. Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın! Önceki dönem Eş Genel Sözcümüz ve Yürütme Kurulu üyemiz Esengül Demir şahsında tutsak edilen tüm kadın yoldaşlarımızın yanlarında olduğumuzu,mücadelelerini daha büyük bir isyanla omuzlayacağımızı ifade ediyoruz.


Bizler hayatına, bedenine, emeğine, sahip çıkan milyonlarca kadın ve LGBTİ+ yız. Kadın özgürlükçü, ekolojik yeni bir yaşamın öncüleriyiz, değiştiren ve dönüştürenleriz. Bütün kadınları 8 Mart günü bütün renklerimizle sokakları mora boyamaya, özgürlük, eşitlik ve barış talebimizi haykırmaya davet ediyoruz.


YAŞASIN 8 MART, YAŞASIN BARIŞ, YAŞASIN ÖZGÜRLÜK!

JIN JIYAN AZADÎ