6–7 Eylül 1955 Olayları ile Yüzleşilmeli, Halkların Eşitliğinin ve Kardeşliğinin Koşulları Yaratılmalıdır…

Türkiye’nin karanlık ve utanç sayfalarından biri de 6–7 Eylül 1955 olaylarıdır. Atatürk’ün Selanik’teki evinin kundaklandığı tertip ve yalan haberleri üzerine yürütülen propaganda ile harekete geçirilen hazırlanmış ekipler, insanlıkdışı bir olay gerçekleştirdiler.

Başta Rum yurttaşlarımız olmak üzere, Ermeni, Yahudi ve Müslüman olmayan yurttaşlara yönelik saldırı ve katliam Türkiye’nin hala hesaplaşmadığı, hasıraltı edilen karanlık ve acı tertiplerden biridir.

Başta İstanbul olmak üzere İzmir ve Adalar’da Rumlara karşı 6 Eylül’de başlayan ve 7 Eylül’de sürdürülen saldırı ve yağma harekâtında, Rum, Ermeni ve Yahudi 12 kişi katledildi, yüzlerce insan yaralandı, yaklaşık 400 kadına tecavüz edildi. Polisin önceden belirlendiği anlaşılan ev ve işyerlerine yönelen saldırganları engellemek için hiçbir teşebbüste bulunmadığı olaylarda, İstanbul’da Beyoğlu, Kumkapı, Samatya ve Yedikule’de 5000 civarında dükkân yağmalandı, onlarca Rum Ortodoks kilisesi tahrip edildi.

Bu saldırıdan sonra can güvenliği kalmayan Rum yurttaşlarımız büyük ölçüde göç etti ve Türkiye’de sadece bir avuç Rum azınlık kaldı, büyük bir kültürel fakirleşme yaşandı.

Geçmişiyle yüzleşmeyi beceremeyen, yaşanan acılardan dolayı özür dilemeyi başaramayan, aynı topraklar üzerinde birlikte yaşayan halkların eşit ve özgür birlikteliğini sağlayamayan toplumlar, yeni utanç tabloları sunmaya da mahkûm olurlar.

Ne yazık ki, günümüzde de halklarımızı huzursuz eden gelişmelerle karşı karşıyayız. “Soy- sop” tartışmaları sürerken, “soydaş” edebiyatı yapılırken, bir yandan da kan akıtarak namaz kılınacak camilerden söz edilebiliyor. Türk ve Sünni kimliği ve inancı üzerinden hızla süren bir yabancılaştırma ve ayrıştırma süreci işletiliyor. Alevilere yönelik hakaretler dinmiyor. Irkçı propaganda olağanlaşıyor.

Kürt sorununun eşit haklara dayalı demokratik ve barışçı çözümü, başta Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu’daki halklarla inanç ve milliyet ayrımı yapmaksızın, tüm inanç, kimlik ve dillerin eşit ve özgür yaşayacağı bir arayış yerine, dinler, mezhepler ve milliyetler ayrımı ve ayrışması üzerinden bir kapışmanın hazırlıkları yapılıyor.

Halkların Demokratik Kongresi olarak, 6-7 Eylül utancını bir kez daha hatırlatırken, tüm dillerden, kimlik ve inançlardan halklarımıza çağrımız, egemenlerin zehirli diline itibar etmemeleri, hazırlanan tuzakları ellerinin tersiyle itmeleridir. Bunun için barış, eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükseltmek gerektiğini bir kez daha ısrarla belirtiyoruz.


HDK Yürütme Kurulu
6 Eylül 2012