Maraş Katliamı; 19-26 Aralık 1978 tarihlerinde 105 insanın katledildiği yüzlerce insanın yaralandığı, yüzlerce evin, işyerinin tahrip ve talan edildiği bir devlet organizasyonuydu. Katliamın üzerinde 34 yıl geçmiş olmasına rağmen henüz failleri bulunmadı ve katliamın arkasındaki devlet güçleri açığa çıkartılmadı. Egemen siyasal güçler tarafından ‘din ve mezhep’ öğesi kullanılarak, halklarımızı düşmanlaştırmanın dayanağı yapılmak istenen Maraş Katliamı’nda, sorumluluğu bulunanlar ya hiç yargılanmadılar ya da açığa çıkmış bir bölümü, göstermelik dava dosyaları ile yargılanıp beraat ettirildiler.
12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlamanın yanında, halklar ve inançlar bahçesi Maraş’ta; Alevi, solcu, demokrat insanları kıyıma uğratmak ve sağ kalanları da baskı altına almak, sindirmek, korku psikolojisi ile göçe zorlamak amaçlandı. Böyle büyük ölçekli bir senaryonun devletin derin güçlerinden icazet alınmadan yapılması mümkün değildi. Nitekim Maraş Katliamı’nda baş aktörün “derin devlet” olduğu yıllar sonra o dönemin başbakanının çekmecesinden çıkan “bilgi notu”yla açığa çıktı.
Maraş katliamından önce, 18 Nisan 1978’de Malatya’da 3 öğrenci katledildi, Alevilerin ve solcuların evleri, işyerleri işaretlendi, cihada çağıran bildiriler dağıtıldı ve katliam gerçekleştirildi. 19-26 Aralık tarihi öncesi aynı senaryo Maraş’ta uygulandı ve akabinde çocuk, kadın, yaşlı genç demeden çoğu evlerinde 105 insan katledildi.
Sivas’ta çoğunluğu Alevi, 33 aydın ve sanatçının yakıldığı katliam için, “Biz Sivas’taki şeriatçı örgütlenmenin gücünü ve herhangi bir kalkışmada ne kadar sürede kontrol altına alınabileceğini görmek istedik. Ama ipin ucu kaçtı, saldırganlara hakim olamadık” diyen “derin devlet” anlayışı tarih boyunca gerici, şeriatçı, faşist güçlerle kolkola idi. Madımak Katliamı’ndan 15 yıl önce de Sivas ve Çorum’da bu tür bir provokasyon gerçekleştirildi.
Yaşanan tüm cinayet ve katliamların sorumlusu aynı organize güçlerdir. Bu organize güçleri örten perde, gelip geçen çeşitli hükümetler ve günümüzde iktidarda bulunan AKP Hükümeti tarafından özenle korunmuştur, açılmamıştır. Katliamları yapanlar değil, katliamları gündeme getirenler suçlu görüldü; “yarayı kaşımayın, tarihi tarihçilere bırakın” gibi kurnazlıklarla katliam ve katliamcılar unutturulmaya çalışıldı.
Geçmişte yaşanan katliamları unutturmayarak, bunların tekrarlanmasını önleyerek, farklılıkların zenginlik olduğunu bilinçlere kazıyarak ve hepsinden önemlisi vicdanlarımızla, geçmişimizle, ayıplarımızla, suçlarımızla yüzleşerek ışığı çoğaltabiliriz. Türkiye, geçmişindeki bu utançlarla yüzleşerek, geleceğini aydınlatmak zorundadır. Aleviler, Kürtler ve demokrasi güçlerine karşı işlenmiş tüm katliam ve tertipler açığa çıkarılmadan ve sorumluları tarih karşısında mahkûm edilmeden, Türkiye’nin demokrasiyle yönetildiğini iddia etmek koca bir yalandır. Yapılması gereken, katliamın gizli arşiv belgelerinin açıklanması, karanlıkta kalmış gerçek faillerinin bulunması, cezalandırılması ve Alevilerden özür dilenmesidir. Yeni katliamlar yaşamamak için Maraş’ın unutturulması yönündeki girişim ve çabalara set çekmek, toplumun ve devletin yüzleşmesini sağlamak büyük önem taşıyor.
12 Eylül darbesi öncesi ve sonrasında yaşanan katliamların açığa çıkarılmamasının birinci sorumlusu artık AKP Hükümeti’dir. Çünkü bu hükümet kozmik odalara girdi, tüm belge ve bilgileri eline geçirdi. Artık katliamların sorumlularını açığa çıkarıp çıkarmamak AKP Hükümeti’nin inisiyatifindedir. Kozmik odalardan elde edilen belgelerin ve bilgilerin, yaşayan tanıkların anlattıklarının, araştırmaların ve mahkeme tutanaklarının ışığında; katliamda suçu, hatası ve ihmali bulunan birey ve kurum her kim varsa, evrensel hukuk çerçevesinde yargılanmalı, gerekli cezalar verilmeli ve toplumsal yüzleşme sağlanmalıdır.
Halkların Demokratik Kongresi, karanlıkta kalmış bütün katliamların aydınlığa kavuşturulması için mücadele edecektir. Bütün halkların ve inançların eşit koşullarda bir arada yaşayabileceği bir Türkiye özleminin gerçekleşmesi için; 1 Mayıs 77, Malatya, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Ümraniye ve Roboski katliamlarını unutturmayacağız.
HDK Yürütme Kurulu
20 Aralık 2012