2015 Sağlık Seçim Bildirgesi

SAĞLIKSIZLIĞI YARATAN, HAYATI YAŞANMAZ KILAN;
 Savaş, göç, inkar, asimilasyon (etnik, inanç, yaşam tarzı, yönelimler) politikaları, nefret suçları…
 İşsizlik, yoksulluk, güvencesiz istihdam, taşeronlaştırma uygulamaları; uzun, yoğun ve öldüren çalışma koşulları…
 Kadına yönelik ayrımcılık, şiddet, taciz, tecavüz, kadın emeğinin ve bedeninin sömürülmesi…
 Hava, toprak, su gibi çevre kirliliği, niteliksiz barınma koşulları, kira için ödenen yüksek bedeller, ısınamama, apartmanlara sıkıştırılmış yaşam, avm, gökdelenler, kentsel dönüşüm ile yaşanmaz kılınan kentler, evsiz kalanlar/bırakılanlar…
 Hayvancılığın ve tarımın bitirildiği, HES’ler ile terke zorlanan köyler, yeterli ve nitelikli gıdaya erişememe; GDO’lu ürünler, katkı maddeleri, şişelenmiş suya mahkum edilme...
 Çarpık eğitim politikaları, çalışmaya mahkum edilen, ucuz iş gücü olarak görülen uyuşturucuya yönlendirilen gençler, çocuklar…
 Kâr için üretim anlayışı, erkek egemen iktidar ilişkileri ve doğayı yok eden onlarca politika…

HASTALIK ÜRETEN GERÇEK TOPLUMSAL SORUNLARDIR.

SAĞLIK GÖSTERGELERİ ALARM VERİYOR…

 OECD ülkelerine göre bebeklerimiz üç kat daha fazla ölüyor…
 Bulaşıcı hastalıklar yaygın… Kırım Kongo Kanamalı Ateş, Hepatit-B, Kızamık, Sıtma, Brusella, İshaller, vb. varlığını sürdürüyor.
 On çocuktan birisi beslenme bozukluğuna sahip, şişmanlık her geçen gün artıyor…
 Devlet ve erkek baskısı ile doğurganlık hızları yeniden yükselme eğilimde... Kendi kendine sağlıksız ortamlarda yapılan düşükler artıyor…
 İşçi cinayetleri nedeniyle günde 6 işçi yaşamını yitiriyor…
 Kanser hastalarının sayısı her geçen gün artıyor…
 Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker, ülser gibi kronik hastalıklar yüksek hızda varlığını sürdürüyor…
 Ruh sağlığı ile ilgili sorunlar (depresyon, panik-atak bozukluğu, anksiyete, bağımlılık vb.) artıyor, psikiyatrik ilaçlarının kullanımı yaygınlaşıyor.
 Kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor, şiddete bağlı ölümler (son bir yılda 294 kadın), cinsel şiddet (kadınların %15’i) devam ediyor…

PARALI SAĞLIK DÖNEMİ
Bizleri hasta eden bu sağlıksız toplumsal düzende sağlık hizmeti de sosyal rolünü kaybediyor, kar amacı ile yapılan ticari bir hizmete dönüşüyor… Özel hastanelerin sayısı 600’lere tırmanıyor, devlet hastaneleri şirketleşiyor, hastaneler fabrika gibi çalışır hale geliyor… Paran kadar sağlık dönemi yaşanıyor… Her işlem performans, her işlem para… Sağlık için yaptığımız harcamalar gün be gün daha da artıyor…
 Verdiğimiz vergi sağlık hizmeti almamıza yetmiyor. Sigorta primi, katkı-katılım payı, ilave ücret, fark ücreti, otelcilik hizmetleri gibi 10 ayrı kalemde cepten ödeme yapıyoruz. Bu farkları ya eczanede ya hastanede ödüyoruz ya da maaşımızdan kesiliyor.
 Bütçeden sağlığa ayrılan pay her geçen gün azalıyor. Vergilerimiz sağlığa değil savaşa, diyanete, saraya, sermaye kesimlerine giderken; sağlık, eğitim gibi kamusal/toplumsal hizmetlere gitmiyor…
Hastanelere girmek kolay, çıkmak zor !!!
 Verdiğimiz GSS primlerimiz çocuklarımızın sağlıktan yararlanmasına yetmiyor. On sekiz yaşından büyük üniversiteyi kazanamayan çocuklarımız ve 25 yaşını bitiren üniversiteye devam eden çocuklarımızın için ayrıca GSS primi ödemek zorundayız. Gelirimize göre aylık 51-306 TL arası değişiyor. Anne-baba olarak verdiklerimiz yetmiyor, çocuklar içinde yılda 375-600 TL arasında prim ödüyoruz.
 Hastaneler ayak bastı parası alıyor, devlet hastaneleri her başvuru için 5 TL, özel hastanelere her başvuru için 12 TL ödeme yapmak zorunlu. Randevu ile muayene de bedel karşılığı 4-7 TL arasında değişiyor.
 Acillerde bile hayati önem arz etmeyen başvurularda ayakbastı parası alınıyor.
 On gün içinde aynı uzmanlık dalına ikinci başvuru cezaya tabi. Hem hastanesine göre ayakbastı parası hem de 5 TL cezasını ödüyoruz.
 Kamuda öğretim üyesi muayene etsin derseniz, eller cebinize uzanıyor: 80-150 TL.
Ayak bastı parası, hizmetlerden yararlanmaya yetmiyor...!!!
 Reçete yazdırdıysanız üç ilaca kadar 3 TL, ek her ilaç için 1 TL ödüyoruz. Yazılan ilaçlar için %10-20 arası katılım payı, ayrıca ilacın fiyatı SGK’nın ödediğinin üzerinde ise “fark ücreti” ile cebimizden ödemeye devam ediyoruz…
 Kamuda öğretim üyesi tarafından tetkik ve özel ameliyat istiyorsanız cepten ödemeler brüt asgari ücretin iki katına kadar çıkıyor…2403 TL.
 Hayati öneme haiz olmayan protez ve ortezler için %10-20 katılım payı ödüyoruz…
 Kapalı ameliyatlarda eller cebe… SUT fiyatının üç katına kadar ilave ücret ödüyoruz. 2013 fiyatları ile ağrısız doğum (epidural spinal anestezi ile) için 1275 TL, kapalı prostat ameliyatı için 7959 TL, kapalı böbrek ameliyatı için 8400 TL cepten ödeme yapmamız gerekiyor…
Fark ücreti, katkı-katılım payı yetmiyor, dahası da var: İLAVE ücret, otelcilik hizmetleri.
 Özel hastanelerde SGK’nın yaptığı ödeme yetmiyor Yapılan her işlem muayene, tetkik, tedavi girişimleri ve ameliyatlar için SGK ödemesinin %200’üne kadar ilave ücret-bıçak ücreti isteniyor. Kesilen paralar özel hastane patronlarına…
 Özel olsun, devlet olsun özel odada yatma ek ödemeye tabii… 45-90 TL arası değişiyor…
 Ödediğimiz sigorta primi tüm hastalıklarımızı tedavi ettirmek için yetmiyor. Fazladan özel şirketlere kendimizi sigortalatmak (kasko yaptırmak) zorunda bırakılıyoruz.

SAĞLIK HARCAMALARI ARTIYOR… YA NİTELİK!!!
 Erişim artıyor!!! Daha çok muayene, daha çok tetkik, daha çok ameliyat, daha çok tedavi girişimleri, daha çok ilaç… Tüm bunlar şifa için mi, yoksa bedenlerimiz üzerimizden para mı kazanılıyor… Endişeliyiz, kaygılıyız…
 Hastanelere daha çok uğruyoruz, neredeyse buralarda yaşıyoruz… Tıp kurumlarına bağımlı hale geliyoruz…
 OECD ülkelerine göre kıyasladığımızda kişi başına bilgisayarlı tomografi, MR vb. tetkikleri daha fazla yaptırıyoruz… Göğüs ağrısı veya doğum vb. nedenlerle hastaneye yattığımızda, en kısa sürede taburcu ediliyoruz, para kazandırmadığımız dönem hemen kapı dışına konuluyoruz… Kalp krizi, felç gibi ciddi şikayetler ile hastaneye yattığımızda daha fazla ölüyoruz… Yapılan anjio sonrası çok daha fazla by-pass ameliyatına gidiyoruz… Normal doğumu unuttuk, neredeyse tüm doğumlar için sezaryan yaptırıyoruz…
 Çok fazla ilaç kullanıyoruz… Antibiyotikler, ağrı kesiciler, psikiyatrik ilaçlar, ülser ilaçları, vitaminler… Daha neler neler…
 Sağlıkçı yetiştiren okullların kontenjanları artırılıyor, tıka basa dolduruluyor… Nitelikli yetişeceklerinden endişe ediyoruz…
 Dahası hastanelere, sağlıkçılara güvenimiz her geçen gün zedeleniyor… İlişkilerimiz bozuluyor, aramızdaki çatışmalar artıyor, şiddete varan sürtüşmelerimiz oluyor…

HALKLARIN DEMOKRATİK İKTİDARINDA SAĞLIK

Sağlıksızlık yaratan toplumsal düzenin çaresi niteliğinde “YENİ YAŞAM” - “BÜYÜK İNSANLIK” programını hazırladık... Bu program ile her yurttaşın eşit ve özgür olduğu, yaşadığı günün ve geleceğinin toplumsal güvence altında olduğu bir toplumsal düzeni yurttaşlarla, emekçilerle birlikte inşa edeceğiz… Sağlıksızlık yaratan, hastalık üreten koşullar birer birer ortadan kalkacak… Sağlık gelecek, sağlıklı yaşam gelecek…

SAĞLIK HAKKI İÇİN EŞİTLİKÇİ-ÖZGÜRLÜKÇÜ VE DEMOKRATİK SAĞLIK SİSTEMİ
 Ülkede yaşayan herkesin yararlanabileceği eşit, parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti,
 Sağlık hizmetleri için prim uygulamasına son verilmesi,
 Sağlığın eşitsizlikleri giderici vergilerle (çok kazanandan çok alan) finanse edilmesi,
 İlave ücret, katkı-katılım, fark ücreti ve her türlü cepten ödemenin kaldırılması,
 Kamu hastanelerinde toplumsal yarar esaslı çalışmanın ilke edinilmesi,
 Döner sermaye, performansa dayalı ücretlendirme, yalın üretim gibi kar odaklı uygulamalara son verilmesi,
 Koruyucu hizmetleri ve sağlığı geliştirici hizmetleri esas alan “Halk Sağlığı Birimleri”nin kurulması,
 Özel sağlık sektörünün toplumsallaştırılması,
 Tüm çalışma yaşamında olduğu gibi, sağlık alanında da taşeronlaştırmaya, güvencesiz istihdama, esnek çalışmaya ve angaryaya son verilmesi,
 Sağlık kurumlarının, sağlık emekçileri tarafından cinsiyet özgürlükçü özyönetim modeli ile yönetilmesi,
 Sağlık hizmetlerinin planlanması, üretilmesi, denetlenmesi ve değerlendirilmesinde emekçilerin/halkın demokratik katılımı,
 Sağlığın toplumsallaşması (kadın öncülüğünde),
 Antikapitalist, iktidar karşıtı, ötekileştirmeyen, toplumcu, demokratik bir sağlık anlayışı için EŞİTLİKÇİ-ÖZGÜRLÜKÇÜ VE DEMOKRATİK SAĞLIK SİSTEMİ

BİZ’ler HDP, BİZ’ler MECLİSE…