Bu topraklarda çok acılar yaşandı. 24 Nisan 1915’le simgelenen tarih, bu acıların en büyüklerinden birisidir. Bu tarih yüreklerde ve hafızalarda derin izler bıraktı.
98 yıl önceki acıları paylaşmak; İstanbul’da yaşayan Ermeni aydınların İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından dönüşü olmayan bir ölüm yürüyüşüne, yani tehcire gönderildikleri o uğursuz günle başlayan soykırımı hatırlamak ve yaşananların acısını yüreğimizde hissetmek geçmişle yüzleşmemize de fırsat sağlıyor.
Acıları paylaşmak, ortak düşünmenin, geleceği birlikte kurabilmenin de bir parçası aslında. Aynı zamanda Türkiye halklarının barış ve eşit yurttaşlık ilişkisi içinde bir arada yaşayabilmesinin de yolu.
Büyük insanlık dramının 98. yılındayız. 1915 ve sonrasında yaşananlarla yüzleşmek, bebekten katil yaratan karanlığı da sorgulamak demektir. O nedenle 1915’le başlayan süreçle samimi bir yüzleşme ve hesaplaşma için üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz.
Anadolu’nun kadim halklarından Ermenilerin yaşadıkları ‘büyük felaket’i, soykırımı devletçi ve ırkçı-milliyetçi zihniyet uzun yıllar bastırarak unutturmaya çalıştı. Ama bu inkar siyaseti, toplumsal hafıza kaybı yaratma çabaları tutmadı. Artık her geçen gün daha fazla insan geçmişi öğreniyor, onunla yüzleşiyor ve unutulmaması için tarihsel gerçekleri çocuklarıyla ve toplumla paylaşıyor.
Bizi zamansal olarak geciktirdiler, ama neyse ki, vicdan ve adalet duygularımızı köreltemediler. Ermeni kültürünü topraklarımızdan ve hafızalarımızdan silmeye çalışanlara inat, çok kültürlü, çok kimlikli, çok inançlı ve çok dilli bir Türkiye’yi hep birlikte inşa etmek için, demokratik bir cumhuriyet için mücadele ediyoruz.
Resmen özür dilenmesi, sürgün edilenlerin ailelerine ülkeye dönüş ve yurttaşlık hakkı verilmesi ve Türkiye-Ermenistan sınırının açılması atılması gereken ilk adımlardır.
Geçmişimizle yüzleşerek geleceğe bakıyoruz. O süreçte yaşamını yitirenleri hüzünle anıyoruz.
HDK Yürütme Kurulu
23 Nisan 2013