19 Aralık 2000 yılında Türkiye'nin yakın tarihinin en kanlı cezaevi operasyonunun yapıldığı tarihtir. F TİPİ Cezaevine geçişi sağlamak üzere aynı anda 20 cezaevinde gerçekleştirilen adına “Hayata Dönüş Operasyonu” denilen kanlı operasyonda 28’i tutsak, 32 kişi katledildi.
Aradan 12 yıl geçmesine rağmen hala operasyon emrini verenler, kimyasal gazları kullananlar ve bu insanlık dışı katliamı gerçekleştiren katiller açığa çıkarılmadı ve cezalandırılmadı. Emir eri durumundaki 39 jandarma erinin yargılandığı göstermelik bir davayla gerçeklerin üstü örtülmek, tıpkı Maraş, Çorum, Gazi, 1 Mayıs 77 katliamları gibi dosyalar tozlu raflara kaldırılmak isteniyor.
Hiçbir şeyin karanlıkta kalmayacağı, cinayetlerin haksızlıkların hesabı sorulacaktır” iddiasıyla oy toplayan AKP’nin on yıllık iktidarı döneminde de 19 Aralık katliamının açığa çıkarılmasına yönelik gerçek bir soruşturma başlatılmadı.
MGK tarafından alınan bir kararla başlatıldığı açığa çıkan “Hayata Dönüş Operasyonu”nun sorumluları olan dönemindeki Adalet Bakanı ve içişleri Bakanları hakkında bir işlem yapılmadı. “Hayata Dönüş' operasyonunun komutanlarından emekli Binbaşı Zeki Bingöl bir süre önce yaptığı bir açıklamada şöyle demektedir: “Kullanılan silahlar Jandarma Genel Komutanlığı'nın envanterinde yok. Operasyon sırasında EMASYA Tugay Komutanı geldi. Başsavcı Ferzan Çitici ve Savcı Fikret Ünalan'ın da hazır bulunduğu sırada o bombalar getirildi ve kullanıldı. Meslek hayatımda hiç görmediğim bombaydı. Kimyasal mıdır, değil midir bilmiyorum" dedi.
Ancak hala bu konuda genişletilmiş ve sonuç alınacağı kanaati yaratan bir gelişme bulunmamaktadır. Ergenekon gibi davalarla darbeleri, katliamları, tertipleri açığa çıkardığı iddiasındaki AKP Hükümeti, adının “Tufan” olduğu daha sonra açıklanan operasyonun emrini veren dönemin Adalet Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanı, Bölge ve İl Jandarma Komutanları, Dönemin Başsavcı ve cezaevinden sorumlu savcısı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü ve diğer sorumlular hakkında işlem yapmayarak, bu katliamın onaylayıcısı olduğunu göstermiştir.
Dahası AKP Hükümeti cezaevlerini ağzına kadar doldurarak, Diyarbakır’a en büyük cezaevi sözü vererek bu alanda da önceki hükümetlerin gerisinde kalmayacağını göstermiş oldu. Pozantı Cezaevi’nde, taş attığı iddiasıyla tutulan çocuklara nelerin yapıldığını tüm kamuoyu bilmektedir. Şakran Cezaevi başta olmak üzere ağzına kadar dolu olan onlarca cezaevinde insanlık dışı uygulamaların sürdüğü her gün basından öğreniliyor.
Bir süre önce 10 bin dolayında Kürt siyasi tutsağın “tecridin kaldırılması”, “anadilinde eğitim ve anadilinde savunma hakkı” için başlattığı açlık grevinin taleplerinin karşılanması için henüz adım atılmış değil. Cezaevindeki milletvekillerinin serbest bırakılması için adım atılmazken, BDP’li milletvekilleri, dokunulmazlığın kaldırılması ve hapse atılmakla tehdit edilmektedir. AKP, sürdürdüğü operasyonlarla, basın, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü diyenleri hapse doldurmaya devam etmektedir.
Tarihi, katliamlar ve tertiplerle dolu Türkiye yönetimlerinin hiç biri, halkın emek, barış ve özgürlük mücadelesi sürdürücülerini engelleyemedi, katlederek bu mücadeleyi durduramadı.
Yapılması gereken, 19 Aralık katliamının hesabının verilmesidir. Tüm karanlık tertipler açığa çıkarılmalı, hesap sorulmalıdır. Cezaevleri boşaltılmalı, tüm siyasi tutsaklar özgürlüğüne kavuşmalıdır.
HDK Yürütme Kurulu
19 Aralık 2012