Türkiye’nin dört bir yanından, 64 ilden birey, kurum, örgüt ve partilerden bileşenleri ve birlikte mücadele yürüttüğü emek, barış ve demokrasi güçlerinin de katılımıyla, dünyanın dört bir yanında ezilen ve sömürülen halkların, sömürüsüz, baskısız ve eşitlikçi bir düzen arayışını sürdürdüğü koşullarda toplanan HDK 1. Genel Kurulu, hareketimizin bu süreçten, 8 Mart, Newroz ve 1 Mayıs etkinlik ve mücadelelerinden güçlenerek çıktığını saptamıştır.
Kuruluş sürecinin kendine has soru ve sorunlarını aşarak, politika ve örgütlenme alanında önemli mesafeler katederek canlı, dinamik bir sürecin devamında gerçekleşen Genel Kurul, canlı, eğitici, eleştirel, özeleştirel ve öğretici bir tartışma ortamında yapılmış; kuruluştan bu yana geçen yaklaşık 7 ayda sürdürülen çalışmaları değerlendirmiş; eksik ve zaafları tespit etmiş, yeni siyasal ve örgütsel kararlar almış, tartışmalardan güç ve moralle çıkmıştır.
HDK 1. Genel Kurulu, sürdürülen tartışmalar sonunda, HDK’nin uluslararası ilişkileri; Ortadoğu politikaları, Filistin halkı ve tutsaklarıyla dayanışma; Kürt sorununda eşit haklara dayalı demokratik çözüm ve barış meselesi; AKP Hükümeti’nin siyasal, ekonomik ve sosyal alanlardaki baskı ve saldırılarına karşı mücadele; yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler, parti kuruluşu; ekolojik yıkıma karşı mücadele; artan nefret suçlarına ve cinayetlerine, kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine; ulusal istihdam stratejisine, işçi cinayetlerine; eğitim, kültür ve sanatın gericileştirilmesi, sağlığın piyasalaştırılması yönündeki saldırılara karşı ve “yeni anayasa” çalışmalarına ilişkin kararlar aldı.
Türkiye’de, Ortadoğu’da ve dünyadaki gelişmeleri değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK), bir parti kurarak, yerel seçimlere, Cumhurbaşkanlığı seçimine ve genel seçimlere etkin politik müdahale kararı almıştır. Türkiye’de demokrasinin kazanılması, Kürt sorununda barışçı ve eşit haklara dayalı demokratik bir çözüme yönelik müzakerelerin başlatılması gerekliliğinin önemini vurgulayan HDK 1. Genel Kurulu, emekçi halklara yönelik ekonomik ve sosyal saldırıların durdurulması, bölgesel hâkimiyet peşinde koşan Türkiye sermayesinin Suriye’ye askeri müdahale planlarının boşa çıkarılması doğrultusundaki mücadelenin de yükseltilmesi konusunda tam bir mutabakat içindedir.
HDK 1. Genel Kurulu, cemaatler ve sermaye sahiplerinin bir koalisyonu olan AKP Hükümeti’nin, sosyal hakların budanmasından, özgürlüklerin ayaklar altına alınmasından; polis şiddetinden, cezaevlerindeki zulümden doğrudan doğruya sorumlu olduğunu saptayarak mızrağın sivri ucunu AKP iktidarına yöneltmenin bugünkü siyasetinin hakim yaklaşımını oluşturduğunu; tüm sömürü ve baskının, mevcut statükonun savunucusu ve sürdürücüsü güçlere karşı mücadeleyi bir kez daha vurguladı. Toplumsal muhalefet güçlerinin de, AKP’nin iç çelişkileriyle oyalanmadan, ancak bu iktidara karşı açık ve dolaysız siyasal ve toplumsal mücadele yürüterek güçlenebileceğine dikkat çekti.
HDK 1. Genel Kurulu, AKP iktidarının ekonomik, sosyal ve siyasal saldırılarına karşı, toplumda tepki ve mücadeleler gelişmekle birlikte, henüz hükümeti ve sermayeyi tehdit edecek ve geri adım attıracak bir hareketin, güçlü ve birleşik bir emek, barış ve demokrasi cephesi düzeyinde ortaya çıkmadığını; demokrasi ve özgürlükler alanındaki talepleri suiistimal etmekte “ustalık dönemi”ne erişen AKP Hükümeti’nin, hak arayışlarına karşı yer yer darbe koşullarını hatırlatan uygulamalara girişmesine karşın, onun gerçek yüzünü açığa çıkaracak ve bir çekim merkezi olacak şekilde bir siyasal ve toplumsal oluşum sağlanabilmiş olmadığını tespit etti.
Bunu yapabilecek kapsayıcı temel gücün HDK olduğunu belirleyerek bu durumun tarihsel ve güncel sorumluluklarına dikkat çeken HDK 1. Genel Kurulu, bu tespitlerden hareketle, yaptığı çalışmalar ve örgütlenmesiyle; emek, demokrasi, ekoloji, kadın, LGBT bireyler, gençlik, özgürlükler gibi alanlarda bir seçenek, bir mücadele odağı, direnme gücü ve birleşme merkezi haline geldiğini gösterme, yerelleşme, il, ilçe, mahalle meclislerine dayanan bir hareket yaratma becerisini gerçekleştirme kararlılığını özenle ve coşkuyla vurguladı.
Türkiye’nin, emperyalist güçlerin uluslararası politikalarına, neo liberal uygulamalara ve bunlara eklemlenmiş hükümet planlarına mahkûm olmadığını vurgulayan HDK 1. Genel Kurulu, ülkemiz halklarının barışı, eşitliği ve özgürlüğü hak ettiğini ve barışın, eşitliğin ve özgürlüğün kazanılması için, işçi sınıfının ve emekçilerin, ezilen ve sömürülen halkların birleşik mücadelesini örgütleyip yükseltmenin tek çıkar yol olduğuna dikkat çekti. Bu amaçla, AKP Hükümeti’nin saldırılarının püskürtülmesi, TMY ve Özel Yetkili mahkemelerle özgürlük ve barış mücadelelerine karşı sürdürülen saldırılara karşı ve bir halk seçeneğinin yaratılması için HDK’nin kapsayıcılığını genişletmesi, mücadelenin yükseltilmesi gerektiğine işaret etti.
HDK, bu anlayışıyla toplumsal muhalefetin sesi ve kürsüsü, ezilen ve sömürülenlerin umudu ve geleceği olacağının bilincindedir ve bunun gereklerini yerine getirecektir.
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ
12–13 MAYIS, ANKARA