19 Ocak'ta Her Yerde Alanlardayız. Unutmayacağız, Unutturmayacağız‏!

Hrant Dink'in katledilişinin 6. yılındayız.
Tetikçi yargılandı ancak, cinayet hala aydınlatılmadı, arkasındaki güçler hala açığa çıkarılmadı. Hükümet ve mahkemeler cinayetin arkasındaki güçleri açığa çıkarmamak için direnmeye, gerçekleri karartmak için kırk dereden su getirmeye devam ediyor. Önce “cinayetin arkasında örgüt yok” diyen şimdi,  “örgütlü mü değil mi” tartışması sürdüren mahkemeler, gerçeği açığa çıkarmıyor. Dönemin valisi ve bürokratları, kimi milletvekili olarak kimi başka yüksek mevkilere atanarak terfi edildiler. 301 Maddeden Hrant Dink’e ceza veren davanın hâkimlerinden biri tüm haklı tepkilere karşın AKP’nin “Ombudsman”ı olarak atandı. Cinayetten önce kendilerini MİT mensubu olarak tanıtarak, İstanbul Valiliği’nde görüşme yapan ve Hrant’ı tehdit edenler hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Suç duyuruları, dava başvuruları, cinayetin arkasındaki güçleri gösteren deliller ya yok sayıldı, ya da çarpıtıldı. Kovuşturmanın derinleştirilmesi her yönden engellendi. Adli bir cinayet derekesine indirgendi. Balyoz, Ergenekon gibi davalarda ne Hrant cinayeti, ne Malatya Zirve katliamı, ne Rahip Santoro cinayeti ne de onca “faili meçhul” cinayet söz konusu edildi.

Hrant Dink Cinayet Aydınlatılıncaya Kadar “Bu Dava Burada Bitmez” Demeye Devam Edeceğiz
Ancak, bu güne kadar “Bu dava burada bitmez” diyen Türkiye halkları, davayı kararlıca takip etmeye ve karanlık aydınlatılıncaya, Hrant Dink'in katilleri ve arkasındaki organizasyon tüm kollarıyla açığa çıkarılıncaya kadar takipçi olmaya devam edecektir.

Hrant Dink, sadece ailesi, dostları ve Ermeniler için değil, insanlık için, barış ve kardeşlik için, özgürlük ve demokrasi için, tüm halklarımız için büyük bir kayıp oldu.  O, tüm katliamlara, 1915’in büyük acılarına, sürgünlere, yıkımlara rağmen, halkların eşitliğine ve kardeşliğine inandı. Bir sosyalist olarak demokrasi ve özgürlük mücadelesine hayatını adadı. Her dilden ve her inançtan halklarımız Hrant'ın tutumunun sürdürücüsü olarak, ölümünden sonra, “Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz” diyerek katili ve katilin arkasındaki güçleri, devletin ve Hükümetin tutumunu lanetlediler. Yüreklerindeki Hrant sevgisini daha da büyüttüler.

Hrant Dink,  19 Ocak 2007'den bu yana sadece ölüm yıldönümlerinde on binlerin sevgi seli içinde yaşatılmakla kalmadı, O, her gün, her haksızlıkta, her barış ve özgürlük çabasında yanı başımıza konan barış güvercini oldu.
Bugün aile albümlerinde, evlerin odalarında, işyerlerinde, caddelerde, sokaklarda, yazılarda, kitaplarda, filmlerde, belgesellerde, müziklerde, ağıtlarda, resimlerde Hrant adı ve fotoğrafları zulme, şiddete ve katliamlara karşı bir mücadele simgesi olarak parlıyor. Ermeni halkıyla dayanışma, Ermenilere uygulanagelen ayrımcılığa ve zulme karşı mücadele ve dayanışma, daha da büyüyor. O günden bu yana halklarımızın gösterdiği tutum, sadece tetikçinin değil, cinayetin arkasındaki güçlerin de ortaya çıkarılması isteğidir. Ermenilerin ve tüm halkların eşitliği ve özgürlüğü mücadelesidir.

Dink Cinayetinin Arkasındaki Tüm Güçler Açığa Çıkarılsın; Yargılanıp, Cezalandırılsın!
Dağıtılan her bildiride, yazılan yazıda, en küçük protesto yürüyüşünde, her işçi toplantısında, demokratik parti çalışmalarında  “örgüt bulan” örgüt operasyonlarına ara vermeyen AKP Hükümeti ve mahkemeler, aradan 6 yıl geçmesine rağmen Dink davasında bir türlü örgüt bulamadı. Ancak tüm karartma, katliamın arkasındaki güçleri gizleme, bir tetikçi ve birkaç yardım ve yatakçı ile gerçeklerin üstünü örtme çabaları başarılı olamamışsa, bunun tek nedeni halklarımızın mücadelesidir. Bu mücadele sonuna kadar sürecektir. Buradan ilerleyerek, bir devlet organizasyonu olarak adım adım örülen cinayet tertibin açığa çıkarılması mücadelesini kararlıca sürdürmeye devam edeceğiz.

Halkların Demokratik Kongresi olarak, 19 Ocak’ta başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyanın her tarafında Hrant Dink'i anacağız. Cinayetin arkasındaki tüm devlet organizasyonunun açığa çıkarılması için mücadeleyi daha da yükselteceğiz. Biliyoruz ki tek çözüm bulucu halkların mücadelesidir. Yaraları sağaltacak tek el de halklarımızın eli olacaktır.

HDK Yürütme Kurulu
18.01.2013