YAŞASIN HALKLARIN ANADİLLERİ!

21.02.2019



Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat’ı “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiş ve ilk kez 2000 yılında, dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla “Dünya Anadili Günü” kutlanmaya başlamıştır. UNESCO’nun yaptığı ‘Tehlike Altındaki Diller Dünya Atlası’ çalışmasına göre, dünyadaki 7 bine yakın dilin 2680’i yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde 21’inci yüzyılda insanlığın konuştuğu dillerin yüzde 90’ından fazlası yok olacaktır. Her on beş günde bir anadili yok oluyor. Bu yok oluş, beraberinde bütün bir kültürel ve düşünsel mirasın da yok olması anlamına geliyor. Etnik ve ulus düzeyinde toplulukların bütün ilişki ve etkinliklerinde kullandıkları ve anlaştıkları dil, o topluluğun anadilidir. Daha geniş bir tanımla, bir insanın hiçbir eğitime tabi tutulmaksızın ailesi, çevresi ve toplumu aracılığı ile öğrendiği dil, anadili olarak tanımlanmaktadır. Bundan dolayı bireyin anadili en temel insan haklarından biridir; engellenmesi de en büyük insan hakkı ihlallerinden biridir. Bireyler kadar toplumlar açısından da anadili büyük önem taşır. İnsanlık tarihinin ürettiği tüm değerler anadilleri aracılığı ile sonraki kuşaklara aktarılır. Her dil o dili konuşan toplumun tarih ve kültürünün de taşıyıcısıdır. Bir dilin yok olması aynı zamanda insanlığın ortak tarihinin, kültürel mirasının yok olması demektir. İnsani ve toplumsal varoluşumuzun ayrılmaz bir parçası olan anadili aynı zamanda geçmişi de geleceğe bağlayan en önemli halkadır. Böylesi önemli ve ortak bir değerin 21. Yüzyıl itibariyle ülkemizde karşılaştığı muamele inkar ve asimilasyondur. Eğitimde ve kamusal hayatta yer bulamayan hatta yasaklanan birçok anadili asimilasyona tabii tutulmakta, milyonların anadili olan Kürtçe ‘bilinmeyen dil’ olarak resmi kayıtlara geçmektedir. Ana dilde eğitim hakkının karşılanmadığı, özel ve yerel yönetimler aracılığı ile kurulan anadili eğitimi veren kurumların kapatıldığı¸ çok dilli yayın yapan kuruluşların yasaklandığı bir süreç yaşadık ve yaşıyoruz. Çok kimlikli, çok dilli, çok kültürlü bir mirasa sahip olan coğrafyamızda yürütülen tekçi politikalar coğrafyanın gerçekliğinin inkarı olmakla birlikte, geleceğinin de kaybedilmesidir. Tekçi zihniyetin ana propagandası olan ‘Tek dil’ dayatması halkları birbirine yabancılaştırmış hatta düşmanlaştırmıştır. Dilsel ve kültürel farklılıklar toplumsal zenginliğin değil toplumun kutuplaştırılmasının kodları haline getirilmiştir. Oysa ki hiçbir dilin birbirinden üstünlüğü yoktur, tüm anadiller insanlığın ortak değeridir, yaşamalıdır. Bizleri geleceksiz bırakan çok dillilik değil tek dildir. Bu yüzden Türkiye’de yaşayan tüm anadiller eğitim ve kamusal alanda yaşatılmalı ve yasal güvence altına alınmalıdır. Halkların Demokratik Kongresi olarak; 21 Şubat Dünya Anadili Gününün halkların kendilerini anadilleri ile ifade edebildiği, kültürünü ve inancını özgürce yaşayabildiği bir geleceğe vesile olmasını diliyor, bugün herkesi anadilini konuşmaya, anadillere kulak vermeye davet ediyoruz. 

Halkların Demokratik Kongresi 

 Halklar ve İnançlar Komisyonu