Kayyım işgaline, sömürgeciliğe ve faşizme direnmek meşru bir haktır!

11.09.2016

HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertuğrul Kürkçü, Kürdistan'da 24 belediyeye kayyım atamalarıyla el konulmasına karşı yaptıkları açıklamada uygulamanın "sömürge valiliği"nden farksız olduğunu belirttiler ve "halklarımızı özgürlükleri ve hakları için direnen Kürt halkıyla her yerde ve her düzeyde dayanışmaya" çağırdılar.  

Tayyip Erdoğan rejimi, 11 Eylül'de, Kürt halkınca seçilmiş 2 il ve 22 ilçe ve belde belediye başkanının yerine atadığı “kayyım”larla bu belediyelerin taşınır ve taşınmazlarına el koydu ve belediye meclislerinin iradesini ayaklar altına aldı. Bununla da kalmadı: Daha bir kaç hafta önce bu amaçla çıkarılmak istenen yasa tasarısını  -AKP de dahil dört partinin ortak kararıyla ve oybirliğiyle- geri çeviren TBMM iradesini de hiçe saydığını dünyaya ilan etti.  

Belediyelerin kayyımlarca işgali,  8 Haziran 2015'ten beri süre gitmekte olan Saray darbesinde varılan yeni aşamanın bir göstergesidir. Saray, “kayyım” atamalarıyla, duyan duymayan herkese, toplum yönetiminde bundan böyle nihai söz, yetki ve kararın halkta değil Saray'da olacağını bildiriyor. Siyasi rejim, faşizme doğru geri dönülmezce yol alıyor.  

Her geçen gün yerel yönetim özerkliğinin genişlediği, ademi merkeziyetçiliğin ilkeselleştiği bir çağda “kayyım” uygulamasının hukukla hiç bir ilgisi olamaz. “Kayyım”ın Osmanoğullarının işgal ettikleri topraklarda, padişahın iradesini halklara tebliğ eden “mutasarrıf”tan -yani “sömürge valisi”nden- özde hiçbir farkı yoktur.

Türkiye'nin dört başka ilçe ve beldesinde “cemaatçilik” suçlamasıyla görevden alınmış belediye başkanlarının yerine de “kayyım” atanmış olması kimseyi yanıltmamalı: “Kayyım”ların asli görevi, Türkiye'nin batısına da ibret olması için bir yerel yönetim devrimiyle kendi kendisini yönetmeye başlayan Kürt halkının iradesini kırmaktır.  

Saray darbecileri Kürt halkının özyönetim talebiyle giriştiği etkinlikleri şiddetle bastırmak için Sur'da, Silopi'de, Cizre'de “hendek” ve “barikat” bahanesinin arkasına sığınmışlardı. Tarih, bugün binaları işgal edebilmek ve halkın yaklaşmasını önlemek için işe belediyelerin önüne hendek kazarak ve barikat kurarak başlayan darbecilerden acı bir alayla söz edecektir. 

Kürt halkının yerel yönetim devriminin yenilip yenilmeyeceği, faşizmin Türkiye'ye egemen olup olamayacağıyla çok yakından ilgilidir. Irkçılık ve faşizmle mücadele, Kürt halkının kendi kendisini yönetme hakkı için de mücadeledir. Kürdistan'ı yeniden sömürgeleştirmeyi hedefleyen bir rejimin bu yönde atacağı her adım, Türkiye'de demokrasiye indirilmiş ağır bir darbe olacaktır. Saray'ın Kürt halkının yerel demokrasi mevzilerini zaptetmek için TBMM'nin iradesini hiçe sayması bunun en açık örneğidir. 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kürdistan'ın yeniden sömürgeleştirilmesine karşı mücadelelerinde Demokratik Bölgeler Partisi ve Demokratik Toplum Kongresi’yle omuz omuza olacaktır. Kürt halkının yerel yönetim devrimlerinin sürmesini Türkiye’nin toplumsal ve demokratik bir cumhuriyete yönelmesinin de en önemli imkanı olarak gören Kongremiz halklarımızı özgürlükleri ve hakları için direnen Kürt halkıyla her yerde ve her düzeyde dayanışmaya çağırıyor.  

Başka bir halkın ezilmesine rıza gösteren hiç bir halk özgür olamaz! 

Gülistan Kılıç Koçyiğit
Ertuğrul Kürkçü

HDK Eş Sözcüleri
11 Eylül 2016