Failler Belli, Kayıplar Nerede?

17.05.2016

BM Genel Kurulu'nun 18 Aralık 1992 tarihli “Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri”sine karşın insanlar pek çok ülkede hâla sürekli olarak yasal bir süreç olmaksızın gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, zorla kaçırılıyor ya da farklı düzeylerdeki hükümet görevlileri veya organize gruplar veya hükümetlerin doğrudan ya da dolaylı onayı ve desteğiyle veya hükümetler adına hareket eden kişiler tarafından özgürlüklerinden yoksun bırakılıyor ve akıbetleri ya da nerede oldukları konusunda yakınlarına bilgi verilmiyor veya özgürlüklerinden yasa dışı yoksun bırakılarak alıkondukları ortamlardan kaybolmaya devam ediyor.

BM Genel Kurulu'nun 20 Aralık 2006'da kabul ettiği "Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme"nin 23 Aralık 2010'da yürürlüğe girmesine ve 95 ülke tarafından imzalanmasına karşın Türkiye hala bu sözleşmeyi imzalamamakta direniyor.

Ancak 17-31 Mayıs günleri Türkiye'deki insan ve tutuklu hakları savunucularının gayretleriyle, zorla kaybedilmeye dünya kamuoyunun dikkatini çekmek ve hak savunucularının sürdürdükleri mücadele deneyimlerini paylaşmak amacıyla “Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası” olarak değerlendiriliyor.

Dünyada sert toplumsal mücadelelerin yaşandığı birçok ülkede kendilerini yıkılma tehdidi altında hisseden rejimler toplumsal muhalefeti sindirmek için halka yönelik toplu katliam ve sürgünlerin yanı sıra muhalefet önderlerini ve sözcülerini ortadan kaldırmak amacıyla da yoğun olarak gözaltında kaybetme yöntemine başvurmuşlardı. Aynı yöntem Türkiye'de “Düşük Yoğunluklu Savaş”ın bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü yıllarda yürürlüğe sokuldu. 1991'de  4 olan gözaltında kayıp vakaları, hızla çoğalarak 1992'de 8, 1993'te 36, 1994'te 229'a çıktı. 1995'te düşüşe geçerek 121'e, 1996'da 68'e, 1997'de 45'e, 1998'de 9'a geriledi.

Gözaltında kayıpların 1995'ten başlayarak gerilemesinde Cumartesi eylemlerinin büyük payı oldu. 21 Mart 1995’te gözaltına alınan ve cansız bedeni ailesi ve arkadaşlarının ısrarlı mücadelesiyle 55 gün sonra 17 Mayıs 1995'te Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Hasan Ocak'ın kaybedilmesinin ardından 27 Mayıs 1995'ten bu yana her Cumartesi günü Galatasaray Meydanında düzenlenen oturma eylemleri Türkiye'de gözaltında kayıpları dünya gündemine de taşıdı. “Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası”nın arkasında bu büyük mücadele birikimi var.

Bu yıl da “Adalet nerede, kayıplarımız nerede?" teması ile yapılacak etkinliklerle kayıp yakınları kayıplarını aramaya devam edecek. AKP Hükümeti geçtiğimiz cumartesi 581. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nin çığlığına cevap vermek bir yana çığlıkların büyümesine ve uzamasına neden olmaya devam ediyor.

12 Eylül 1980’den beri gözaltında kaybedilen yaklaşık bin insanın yarısının kalıntılarına ulaşılabildi. Geri kalanların halen nerede olduğu bilinmiyor. 1990’larda gözaltında kayıp ve katliam sorumlusu olarak yargılanan aralarında -13 köylünün öldürülmesi ile ilgili yargılanıp beraat ettikten sonra Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı olan- Albay Musa Çitil'in de bulunduğu birçok güvenlik görevlisi zulümlerinin yargıdan  kaçırılması için hükümetle pazarlık yaparak cezasızlık zırhını kuşandılar. Silopi’de, Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Gever’de vahşet bodrumları yaratmaya, kadınların çıplak bedenleriyle fotoğraf çektirmeye,  sivillerin yaşam hakkını ihlal etmeye devam ediyorlar.

HDK, gözaltında kayıplarla mücadelede yakınlarını kaybedenlerin yanında olmaya devam edecek. Tüm hak ihlallerine, savaşa, katliamlara karşı barıştan ve adaletten yana mücadelesini sürdürecektir.  

17.05.2016
Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüleri
Gülistan Kılıç Koçyiğit-Ertuğrul Kürkçü