EŞBAŞKANLARIMIZLA OMUZ OMUZA

31.07.2015

Tayyip Erdoğan ve “ara rejim” kabinesi, Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) savaş açtı. Savaş, bu aşamada HDP Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın şahsiyetlerine yönelik bir linç kampanyası üzerinden yürütülüyor. Bu linç esasen halklarımızın 7 Haziran'da Erdoğan ve AKP'ye karşı kazandığı siyasi zaferin rövanşını alma hırsının büyüklüğünün göstergesidir.

Figen Yüksekdağ'a, Selahattin Demirtaş'a ve HDP vekillerine yönelik lincin başlıca cephanesi yalandır. Mücadelemize, halklarımıza, değerlerimize, onurumuza ve hakikatimize yönelik yalanlar bayağı çıkarlardan besleniyor ve her söylenene inanma düşkünlüğüyle şımartılıyor. Her bir organı bir yalan fabrikası gibi çalışan, Erdoğan'ın örtülü ödenekten ve devlet ihalelerinden fonladığı patronların yandaş medyası; istihbarat örgütlerinin beslediği fısıltı gazeteleri ve sosyal medya trollerinin hesapları eşbaşkanlarımıza yönelik kampanyaların üssü olarak iş görüyor. Savcılar, AKP yöneticilerine yönelik eleştirileri dokunulmazlıkları hedefleyen uyduruk fezlekelere dayanak yapmaktan kaçınmıyor.             

Eşbaşkanlarımız bu saldırılar karşısında asla yalnız değildir.

Onların şahsında ortak mücadelemize açılan savaşın nedeni HDP'nin “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla girdiği 7 Haziran seçimlerinde dünyanın en antidemokratik seçim barajını yıkması; AKP'nin tek parti hükümeti ve Erdoğan'ın “Başkanlık” umudunu seçim sandıklarına gömerken halklarımızı kendi kaderinin sahibi kılmasıdır. “Ara rejim” sözcüleri bunları savaş sebebi saydıklarını lâfı eğip bükmeksizin ifade etmekten kaçınmamışlardır. 

7 Haziran seçimlerini bir  “Başkanlık” referandumuna dönüştüren bizzat Erdoğan'dı. Türkiye'ye meydan okuyan Erdoğan'a  “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sloganıyla verilen yanıt HDP'yi yakın tarihimizin en geniş demokrasi, emek ve barış blokunun ortak arzusunun tercümanı konumuna yükseltti. Selahattin Demirtaş, Türkiye'yi yeni bir çağın eşiğine taşıyan bu süreç boyunca Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP'nin yüzü, sözü, iradesinin taşıyıcısı oldu. Eşbaşkanlarımızın bugün, Erdoğan özel örgütünün yürüttüğü psikolojik harekatın hedefi haline gelmelerinin biricik nedeni budur.

DBP, DTK ve HDK 7 Haziran seçimlerinde bütün güçlerini HDP'nin gücüne katarak mücadele etmiş, kurumlarımız seçim zemininde HDP eşbaşkanları üzerinden temsil edilmiştir. Dolayısıyla Yüksekdağ ve Demirtaş'ın kişiliklerine yönelik her saldırıyı halklarımıza, HDP'ye oy veren 6 milyonu aşkın seçmene, aileleriyle birlikte en az 12 milyon insana ve kurumlarımıza yönelik sayacağımızı ve bu çerçevede değerlendireceğimizi ifade ediyoruz. Halklarımızı da partimizin ve eşbaşkanlarımızın çevresinde toplanmaya ve tarihsel yürüyüşümüzü hep birlikte savunmaya çağırıyoruz

Bizler seçimimizi çoktan yaptık ve bir kez daha yüksek sesle ifade etmekte yarar görüyoruz: Halklarımızın geleceği savaşta değil barıştadır. 

 Halklarımızı savaşa davet eden Erdoğan ve “ara rejim” kabinesine sesleniyoruz: Kişisel iktidarınız ve zümre çıkarlarınız uğruna toplumu sonu gelmez bir savaşa sürüklemeyin. Bir kez olsun sözünüzde durun, gerekirse “baldıran zehiri” içme pahasına  gençlerimizin hayatlarını ve geleceklerini güvenceye alacak adil ve demokratik bir barışın yolunu açmaktan kaçınmayın. 

HDK Eşbaşkanları
Sebahat Tuncel - Erturğrul Kürkçü

DTK Eşbaşkanları
Selma Irmak - Hatip Dicle

DBP Eşbaşkanları
Emine Ayna - Kmauran Yüksek