Diktatörlüğe karşı mücadelede 10’ların dayanışma ve direniş mirasından güç alıyoruz

29.03.2016

Türkiye devrimci hareketinin en değerli kadrolarının yok edildiği 30 Mart 1972 Kızıldere katliamı, toplumsal ve siyasal mücadeleler tarihimizin trajik anlarından biri olarak toplumsal bellekte yaşamaya devam ediyor.

Kızıldere, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) için kederle anımsayacağımız bir mağduriyet anından ibaret olmadığı gibi, Kızıldere’den bize kalan da yalnızca 1971 isyanının öncülerinin kontr-gerilla güçlerine karşı destansı direniş mirasıyla sınırlı değil.

Türkiye’yi bir uçtan öbürüne sarsan Kızıldere trajedisinin gerisinde Türkiye’nin 1965-71 arasında yaşadığı büyük devrimci dönüşümün getirdiği toplumsal isyanların akış yolunu askeri ve politik şiddetle tıkayan 12 Mart müdahalesine karşı bir seçenek yaratma ihtiyacı vardı. Kızıldere’de yaşamlarını verenler, 12 Mart müdahalesinin boyun eğdirmek için hırsla saldırdığı, işçilerin, köylülerin, aydınların ve gençlerin muazzam kitle hareketinin içinden geliyorlardı. Mücadelelerinin hiç bir anında bu hareketten kopmamışlardı. 1968’in öğrenci başkaldırılarından, üniversite işgallerinden doğan büyük yığınsal gençlik hareketi DEV-GENÇ’in militanlarıydılar; 1968-69’da Atalan ve Göllüce’de topraksızların toprak işgallerinde, Ege’de ve Karadeniz’de tütün ve fındık üreticilerinin kavgalarında, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi isyanında işçilerle birlikte İstanbul-İzmit sokaklarında, ABD’nin emperyalist müdahalelerine karşı meydanlardaydılar; o günün IŞİD'çileri “milliyetçi-mukaddesatçılar”ın Kanlı Pazarlarına karşı koyanlar da, grevlerde fabrika işçilerinin, gecekondu yıkımlarında yoksulların ve ezilenlerin yanında kavgada olanlar da onlardı.

Hükümet, parlamento ve yargı, NATO’nun, ABD’nin, büyük sermayenin ve faşist hareketin ittifakının koç başı 12 Mart generaller darbesiyle ortaklaşırken halkın mücadelesini başka araçlarla sürdürmek için öne atılanların 10’lar olması kaçınılmazdı. Aramızdan ayrılışlarının kırk dördüncü yılında 10’ları dinmeyen bir özlemle anmamız işte bundan: Ana akım siyaset darbeye teslim olur ve halka zulme boyun eğmekten başka bir yol kalmadığını öğütlerken, 10’lar yeni bir yol açmak için yaratıcılık ve cesaretle ortaya atılmış ve her şeylerini bu uğurda fedadan kaçınmamışlardı.

Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp’in zamanın aşındıramadığı fedakârlıklarının başka bir özgül anlamı da hayatları son bulurken Türkiye devrimci hareketini yaran siyasal farklılıkları aşmayı vaad eden daha büyük bir devrimci enerjiyi harekete geçirmeyi başarmış olmalarındaydı. THKO’lu Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın yaşamını kurtarmak uğruna kendi yaşamlarını feda edenler yalnızca THKO’lular değil THKPC’lilerdi de. 10’ların Kızıldere’de devrimcilere bıraktıkları vasiyet -özgürlük uğruna ortak mücadele- hala yerine getirilmeyi bekliyor!

HDK, yola koyulduğu günden beri, büyük halk topluluklarının, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin, işçilerin, yoksul köylülerin, kent yoksullarının özgürlük ve eşitlik mücadelelerini birleştirerek AKP’nin tek adam diktatörlüğü karşısında bir halk hareketi kurmak için çaba gösteriyor. HDK, Türkiye ve Kürdistan’ın toplumsal ve demokratik muhalefet güçlerini bu halk hareketini yaratmak üzere ortaklığa çağırırken Kızıldere’nin kahramanlarının tarihsel öyküsü bizlere cesaret ve esin kaynağı olmaya devam ediyor. HDK 10’ların vasiyetinin Anadolu’nun bütün dillerine -Türkçe ’ye, Kürtçe ’ye, Arapça ’ya, Çerkezceye, Ermenice ’ye, Lazca ’ya- tercümesi ve bütün ezilenlerin haykırışlarında dillendirilmesi için mücadele ediyor. Halklarımız da, Sur’da, Gever’de, Silopiya’da, Cizre’de olduğu gibi, Cerattepe’de, Hopa’da, Gezi’de diktatörlüğün saldırılarına göğüs gererken 10’ların ayak izlerini takip ediyor!

 

29 Mart 2016

Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüleri

Gülistan Kılıç Koçyiğit-Ertuğrul Kürkçü