TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 99. maddesi gereğince yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 7.11.2013
Sebahat TUNCEL
İstanbul Milletvekili
AKP iktidarının kendi muhafazakârlığını tüm topluma dayatma çabasıyla insanların yaşam tarzlarına, inançlara ve kadın-erkek eşitliğine yönelik toplum mühendisliğine soyunmaktadır. Türkiye’nin Kürt sorununa dair çok kritik süreçlerden geçtiği bir dönemde AKP iktidarı aylardır çözümden yana adım atmazken gündem bir anda Başbakan’ın ortaya attığı bir söz ile şekillenmektedir ve kadına yönelik şiddet, işsizlik gibi asıl sorunların tartışılmasının bir anlamda önüne geçilmektedir. Başbakan’ın AKP toplantısında sarf ettiği daha sonra basına söylediklerinin arkasında olduğunu ifade eden “Kız ve erkeklerin birlikte kaldığı evlerde nelerin olduğunun belli olmaması” sözleri tüm toplumsal kesimlerde endişe yaratmıştır. Öncelikle vatandaşlar bir ahlak bekçiliği beklemedikleri, inançlara, yaşam şekillerine saygılı olan ve bu özgürlükleri koruyan, gündelik hayatın her anında kendini göstermeyen daha çok bir organizasyon olarak devleti görmek istemektedirler. AKP iktidarı devletin tüm aygıtlarıyla toplumu kendi görüşüne göre şekillendirmek için sefer etmiş durumdadır. Oysa Devletin birinci görevi tüm yaşam tarzlarını, inançları, kimlikleri, kültürleri korumak ve güvence altına almaktır. Bu özgürlüklerin kısıtlanması yanı sıra daha önce kadın-erkek eşitliğine inanmadığını ifade eden bir Başbakan’ın olduğu iktidar partisi kadını aile üzerinden tanımlayarak muhafazakar anlayışlarında kadınların erkekler ve aile üzerinden görev biçilmesini istemektedirler. En son Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının evlenen öğrencilere faizsiz kredi verecekleri açıklaması, daha sonra yakın zamanda Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın evlenecek öğrencilerin kredi borçlarının silineceği açıklaması da iktidarın kadına yaklaşımını göstermektedir. Ne yazık ki bu ülkede her gün 5 kadının öldürüldüğü, dünya ülkeleri arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde 136 ülke içerisinde en sonlarda yer aldığı, kadın istihdam oranının Avrupa’nın en düşük orana sahip olan ülkesi olması gibi kadına yönelik çok temel sorunlar varken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere tüm AKP kurumları kadını sadece çocuk doğuran, soyu devam ettiren, iyi bir eş, bacı olarak tanımlayan uygulamalara ve politikalara imza atmaktadır. Kadın cinayetlerine her gün birkaç yenisinin eklendiği, tacizlerin olağan karşılandığı, tecavüzlerin neredeyse hoşgörüldüğü, gözaltına alınan kadınların karakolda çırılçıplak soyularak arandığı bir ülkede, “muhafazakâr” politika ve yaptırımların nesnesi haline gelen kadınların sorunlarına çözüm üretilmemektedir. Keza öğrencilerin en temel sorun olan ücretsiz barınma hakkı konusunda hiçbir şey yapılmazken, yoksul öğrenciler eğitim haklarına ulaşamazken Başbakan özel hayatın ihlaline soyunur söylemler üretmektedir. İçişleri Bakanı Muammer Güler’in konuya ilişkin "Terör örgütlerinin özellikle lise ve üniversite gençliğini elde etmede kız-erkek ilişkilerini önemli ölçüde kullanmaya çalıştıkları da bir vakadır. Bunu da bu örgüte taban kazandırmada çok önemli bir araç olarak kullandıklarını görüyoruz" açıklaması ise durumun çok daha vahim olduğunu göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca özgürlüklerden yana olan, iktidara muhalefet etmiş her kesim “terör” yaftası ile bastırılmaya ve sindirilmeye çalışılmıştır. Türkiye’nin en muhalif, aktif, özgürlüklerden yana olan öğrenciler apolitize edilerek muhafazakar politikalar genç nesiller üzerinde uygulanmaya çalışılmaktadır. Türkiye’nin sekülerizm gereği bir ülke olarak tüm inançlara, yaşam biçimlerine, kültürlere eşit mesafede duran bir devlet olması tüm toplumsal kesimler için önemlidir.
1. Hükümetinizin bu açıklamaları ve uygulamaları 2023 hedefiniz doğrultusunda mıdır?
2. İçişleri Bakanının açıklaması neye dayanmaktadır? İktidara muhalif olan, demokratik siyaset yapan öğrenciler Hükümetiniz tarafından “terörist” olarak mı görülmektedir?
3. Hükümetinizin muhafazakâr ve kadını ikincilleştiren politikalarının kadınların eşleri, kocaları, devlet görevlileri tarafından şiddete maruz kalmalarına, tecavüze uğramalarına ve toplumsal yaşamdan daha da dışlanmalarına hizmet ettiğine dair düşünceniz nedir?
4. Ülkenin Başbakan’ı olarak açıklamalarınızın devlet görevlileri tarafından talimat olarak algılanması Türkiye’nin hukuk devleti olmasıyla bağdaşmakta mıdır?